3 Nis 2012

Baby Nini Firarda III

Episode 3: Toulouse/Fransa
Apartman Dairesi Krallığı
Minik Prensesi Nini

Apartman Dairesi Krallığının minik prensesi Nini'yi en son İskoçya'da bırakmıştık. Oralardan blog arkadaşı özgür ruh Dayatılan'ın kırmızı karavan hayalini duyarak, geçen hafta Dayatılan'a bir kırmızı karavan hediye ettiğini öğrenmiştik. Dayatılan'da bu hediyeye teşekkür etmek için, Apartman Dairesi Krallığının bu minik prensesini şöyle bir gezdirmek istemiş.

Bizim İstanbul Seyyahı Bolat  ve yine bizim  Adil Ruh Bozbek, Dayatılan'ın daveti üzerine bu tur programına katıldılar.


Böylece, uzun süre izini kaybettiğimiz minik prenses Nini'yi, Özgür Ruh Dayatılan, Adil Ruh Bozbek ve İstanbul Seyyahı Bolat  ile beraber kırmızı bir karavanda,  kara Avrupası yollarında giderlerken tesadüfen bulduk. Peşlerine takıldık... 

Adil Ruh
Bozbek
Fransa 'nın güney batısında, Keltler tarafından Garonne nehri kıyısında kurulmuş olan Toulouse şehrinde Carnot meydanında bir kafede otururken yetiştik onlara. Minik prenses Nini'nin gözleri ışıl ışıldı. Fransa'yı , özellikle de Paris'i görmeyi çok istemişti. Eyfel kulesini, kabarelerini, sokak sanatçılarını, kan kan danslarını görmeyi çok istiyordu, o yüzden önce Paris'e gitmek istemişti. Ama, Dayatılan yeni karavanı ile ilk olarak Toulouse'a gitmek istemiş, Bolat ve Bozbek de kabul etmişlerdi. Minik prenses Nini biraz bozulmuştu aslında.. Paris dururken Toulouse'a gelmek niye diye ama daha görür görmez bayılmıştı buraya.

Toulouse, ülkenin üçüncü büyük üniversite kenti olduğu için her yer dinamik gençlerle doluydu. Ayrıca Avrupa'nın en önemli havacılık sanayisi de burada olduğundan gelir seviyesi en yüksek şehirlerinden birisi olmuştu. Hem sanayi hem üniversite olmasıyla da şehir her açıdan gelişmişti. Tuğlaların yapısı ve güneşin ışınlarının belli saatlerdeki yansımaları yüzünden Pembe Şehir de deniliyordu.

Tarihi binaları, tabii güzellikleri, sayısız aktiviteleri ile görülecek gezilecek çok yer vardı ama Bolat, Bozbek, Dayatılan ve minik prenses Nini ilk önce, 1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkala'de savaşırken esir düştükten sonra, büyük grip salgınında ölen Türk askerlerinin mezarlarını ziyaret etmek istediler.


Mezarlıktan çıktıktan sonra fransız şarkıcı Claude Nougaro'nun rehberliğinde şehir turu yaptılar: Bolat, Istanbul'u bildiği yetmezmiş gibi Toulouse'u da biliyordu. Claude, Bolat'ı bastırmak için, şarkı söyleyerek  Toulouse'u anlatmaya başladı. Buna karşılık Bolat sazını eline almaya kalktıysa da, kızlar tarafından engellendi. Bakın Claude Nougaro nasıl gezdirdi bizimkileri.


Apartman Dairesi Krallığının minik prensesi Nini çok etkilenmişti gördüklerinden. Yorgun düşünce buldukları ilk parkta çimenlerin üzerine uzanıp sohbete koyuldular. Minik prensesin birden aklına geldi 'Toulouse-Lautrec'i bana kim anlatır?'  deyiverdi...

Bozbek önce davrandı anlatmaya, sonra Bolat ve Dayatılan da kendi bildiklerini kattılar..

Henri de Toulouse Lautrec, Toulouse şehrinin 85 kilometre kuzeydoğusundaki Albi şehrinde 24 Kasım 1864 tarihinde asil bir ailenin oğlu olarak doğmuş olan bir ressamdı.  9-10 yaşlarından itibaren bedensel gelişimi neredeyse durmuş ve doktorların kontrolünde yaşamaya başlamıştı.Hiçbir tedavi işe yaramamış ve  henüz 15 yaşındayken bastonlarla yaşamaya başlamıştı. Toulouse Lautrec'in hastalığının sebebi de, kendisinden sonra doğan kardeşinin ölüm sebebi de, anne ve babalarının yakın akraba olmalarıydı..

İstanbul Seyyahı
Bolat
Amcasının teşviki ile sekiz yaşından beri uğraştığı resim derslerini ilerletmeye başlamış. 1881 de farklı tekniklerle yaptığı çalışmalarının sayısı 2400 olmuş. Paris'e giderek, önce Princeteau'nun stüdyosunda,çalışmış, 1882 de Leon Bonnat'ın atölyesine geçmiş. Birkaç ay sonra burası kapanınca Ferdon Cormon stüdyosuna geçmiş, Emile Bernard ve Vincent Van Gogh’la burada tanışmış.

Van Gogh’la tanışması onun için bir dönüm noktası olmuş. İzlenimciliğe bir tepki olarak doğan post-empresyonistlere katılmış. Bu akım tüm geleneksel kuralları alt üst etmiş. Akımın temsilcileri, çalışmalarına sadece gördüklerini yansıtmak yerine kendi kişisel dünyalarını da katıyorlarmış. Sonraki tarihlerde Toulouse Lautrec de, Van Gogh gibi ressamlarla birlikte akımın en önemli temsilcileri arasında anılmaya başlamış. 1884 yılında ilk karma sergisini açmış. Bunun ardından çok sayıda sergi açmış.

Claude Nougaro'nun canı sıkılmıştı kendi aralarındaki bu sohbetten tam burada mola vermelerini söyledi bir sürpriz yapmak istemişti. Minik prenses heyecanla ellerini çırptı. Hem biraz mola iyi gelecekti  hem de çok severdi sürprizleri. O'nun sabırsızlığını gören Claude Nougaro, CD çaları hazırlaken açıklamaya başladı. Ensemble Galatia diye bir Türk müzik gurubu Fransızların anonim dans müziğini albümlerine koymuşlar. Onu dinletmek istiyordu. Bolat bu gurubu da tanıyordu.. Minik prenses sevinçle ellerini çırptı. Babasının Apartman Dairesi Krallığı'nın olduğu Türkiye'yi pek iyi bilirdi. Çok da özlemişti. Keyifle yerleşti çimenlerin üzerine dinlemeye hazırlandı.


Çok beğenmişlerdi. İlk fırsatta Ensemble Galatia'nın mevcut  albümlerinin hepsini almaya karar verdiler. Kahvelerini içerken, minik prenses Nini, Lautrec'in hayatını dinlemeye devam etti.. içinden de, bu üçlüye, bir daha bir şey sormamaya karar vererek... Onlar öğrensin istiyordu, minik prenses Nini ise biraz daha eğlenmek, oynamak istiyordu.

Özgür Ruh
Dayatılan
Toulouse Lautrec, Mouilin Rouge da dâhil olmak üzere Paris’in tüm ünlü pavyonlarının ve kabarelerinin düzenli müşterisiymiş. Çok fazla içer, gece hayatının kendisini yıpratmasına karşın alkol ve eğlence tutkusundan vazgeçmiş. Tüm bu mekânlar, kentin varoşları, dansçılar, fahişeler resimlerinin ana konusu olmuş.

1891 yılında ilk taş baskılarını ve kendisine ün getirecek ilk posterlerini üretmiş. Modern grafik sanatının şimdiki konumuna erişmesindeki en büyük paylardan birinin sahibiymiş.

1800’ler Paris’inin entelektüel yaşamında derin izler bırakmış, o güne kadar ikinci sınıf olarak görülen afişin bir sanat eseri olarak değer kazanmasını sağlamış.

Fransa’nın en köklü ve varlıklı ailelerinden birinden olmasına rağmen, her iki bacağının da sakat olması, geçirdiği kemik hastalığı ve kazalar nedeniyle boyunun 1.52 m. olarak kalmış olması nedeniyle toplumun bir kenara fırlattıklarındanmış. Hayatı Paris'in kenar mahallelerinde geçmiş.

9 Eylül 1901 tarihinde henüz 36 yaşındayken aldığı çok fazla alkolün etkisiyle öldüğünde arkasında sayısız tablo, desen ve poster çalışması bırakmış. Eserleri,annesinin açtığı Musée Toulouse-Lautrec 'de sergilenmiş. Bugün bu müzede, ToulouseLautrec eserleri yanısıra bir çok değerli sanatçının paha biçilmez eserleri de sergilenmekte. 

 

Minik Prenses Nini, dinlediklerinden sonra 'asırlar boyu fiziksel engelli insanlar hep toplumdan dışlanmışlar diye üzüntüyle iç geçirir. 'Oysa fiziksel engelli olmalarına rağmen topluma katkıları olan ne çok insan var tarihte. O zaman dışlanan Lautrec bugün eserlerinin peşinde koşturuyor' diye yüksek sesle söyler farkında olmadan. Bozbek ve Dayatılan annelik iç güdüsüyle minik prensesi okşar. Bozbek ve Dayatılan akşam yemeğini hazırlamak için karavana dönerken, Bolat, minik prenses Nini ile beraber Garonne nehri kıyısında dolaşmaya çıkar...


Bir sonraki durağa gitmek için yola çıktıklarında, Bolat vardır direksiyonda.. Söylemez kimseye neresi olacak bir sonraki durak... Kızlar da arka tarafta uzandıkları yerden, Fransa'nın efsane sanatçısı Edith Piaf 'dan Param Param şarkısını dinleyerek uykuya dalarlar...





Devamı : belki Bolat'ın götürdüğü yere vardıklarında, belki benim aklıma estiğinde..




önceki bölümler:

17 yorum:

  1. Adsız3/4/12

    harika :):):)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Araştırmamızın ilk aşaması sayenizde tamamlandı. Cevaplarınız da (yorumlar da) açıldı. Tekrar teşekkürlerimi sunarken başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa zamanda okumaya sizin sayfanızda olacağım. Eminim çok yararlı bir araştırma olmuştur.

      Sil
  3. Adsız3/4/12

    param param dinleyerek okudum ama uykum geldi.:)

    suçlu sensin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bugün dinlenme ve uyku günüm.. napiyim yani arada bir böyle...:)))

      Sil
  4. Hayal gücün çok geniş ve okumak çok keyifli :)
    Keşke gerçek olabilse tüm bunlar değil mi?
    Neden olmasın ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim Zeugma.. keşke arada bir böyle kaçabilsek sorumluluklardan ama kaçamıyoruz henüz.. emekli olamadık.. o yüzden bir yere gidince görülecek yerler genelde iki toplantı arasına falan sıkıştırlmaya çalışılıyor. Görebildiğin ile yetinmek zorunda kalıyorsun. Tatilinde de dinlenmek için genelde evde ya da bir yazlıkta pinekliyorsun...
      ama dediğin gibi neden olmasın? kıskanmadım hiç bir şeyi kıskandığım kadar ' miras yedileri' desem anlarmısın ?!!!:)

      Sil
  5. Ayy harika bişey bu ya:D inanılmaz yazıyosun bayılıyorum^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok sağol böceğim, ama sen beni sevdiğinden sana öyle geliyordur.. ben de seni çok seviyorum

      Sil
  6. Keşke gerçek olaydı yaw :)) dolaşsaydık o yer senin bu yer benim. Ne güzel bir tesadüftür ki ben de Chateaubriand'ı yazmışım walla kalp kalbe karşıymış yani. Ne ayıptır bana ki ben Paris'e bile gitmedim henüz Lille' kadar gezdim ama aşağı inmedim. Kim tutar bizi karavan güzel arkadaşlar güzel :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim tutar değil mi? :)) neyse biz de hayalimizde gideriz Parise filan..

      Sil
    2. şimdilik hayalimizde... şimdilik hayali kırmızı karavan ile demek istedim..belki bir gün gereçek olur.. bilinmez..

      Sil
  7. biraz geç oldu ama ancak dün okuyabildim ve şimdi yorum yazma fırsatı bulabildim! her zamanki gibi mükemmel olmuş. öyle seviyorum ki bu masal serisini!

    çok ama çok teşekkür ederim! tek kelimeyle bayıldım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beğendiğine mutlu oldum.. seni mutlu etmeyi istedim çünkü sen bana kırmızı karavan hediye ederek çok mutlu ettin

      Sil
  8. yeni okudum...ve inan bulunduğum ruh hali içinde ne kadar iyi geldi bir bilsenn..
    Ne çok severim oraları..
    Devam edelim , gezelim..Sevdim bu 4'lüyü :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevindim sana iyi gelmesine.. ben de sevdim bu 4lüyü.. devam edelim o zaman.. kendine iyi bak..

      Sil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...