1 Mar 2012

dostlar sofrasında yendim öfkeli beynimi..


Kapatıyorum gözlerimi. Derin bir nefes alıyorum, ciğerlerimi acıtırcasına derin. Usulcana bırakırken nefesimi 'bak işte nefes alıp verebiliyorsun, hayattasın' diyorum kendime, hiç dile getirmeden bir sır saklar gibi beynimin girintilerinden girintilerine. Sanki iyi gelir gibi nefes aldığımın bilincine varmak. Bunu ne kadar sürdürdüm bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda, dünyamın bana farklı görüneceğini umuyordum sanırım ki, her şeyin aynı olduğunu görmekle bir anda hayal kırıklığı sardı benliğimi.

Birileri peşimden kovalıyor gibi fırladım oturduğum yerden. Botlarımı ayağıma geçirdim, paltomu da sırtıma. Çantam olacaktı bir yerlerde. Buldum.. Omuzuma astığım gibi çıktım kapıdan. Merdivenleri kaçar basamak birden atlayarak indim, bilmiyorum.. Apartman kapısının ardımda kapanmasını beklemeden, koşar adımlarla sahile attım kendimi.


Deniz gri, rüzgar soğuk bıçak gibi yüzüme çarpıyor. Üşümekten hissizleşmeye yüz tutmuş ellerim. Benden başka oturan yok sahilde. Deli değil ya herkes benim gibi bu havada sahile gelip banklara oturup deniz havası alacak. Deli miyim gerçekten..? Belki de öyleyim..Belki de ne demek deliyim ben işte.. 'ben deeliiyiiiimmmmmm' diye avazlıyorum… bir daha, bir daha… rüzgara veriyorum dünyaya duyursun diye.. Martıların çığlıkları taşıdı gibi geldi bana.. Rüzgarın başı buyruk, bana benziyor.. O da, bir ayrı deli.. Ne zaman, nasıl esecek hiç belli değil.. Ben deli, O deli…  birbirimizden özgür ruhlarımız dalaşsa da paylaşıyoruz yaşamı bir türlü..


Deniz seslendi, iri bir dalgasını çarparak sahile, annesinin dikkatini çekmeye çalışan öfkeli bir çocuk şımarıklığı ile .. aslında seslenmeden çok kükremeydi.. kızgındı deniz yine.. oysa ben o’na gelmiştim içimdeki öfkeden kurtulmaya.. Dinler miydi bir durup bilseydi halimi, tutar mıydı öfkesini içinde benim hatırıma.. yoksa ben mi tutmalıyım öfkemi içimde denizin hatırına..

Rahminde canlar büyüten deniz, hayatlara hayat veren deniz, bugün duramadı kızının hatırına.... dindirmedi öfkesini hatırlatırcasına can verdiği gibi canları da aldığını, devam etti kayalardan kayalara başını vurmaya.. sanki kayalar unufak olsa değişecekti bir şeyler… sanki verdiklerim yetmedi mi, der gibi.. ötesini isteme, der gibi.. kızdırma taşarsam seni de alırım karanlıklarıma der gibi..

Sustu beynimdeki tüm sesler.. dinledim denizi.. meğer hırçınlığının sebebi, benim beynimdeki o karanlık seslermiş..  onları susturmakmış derdi.. bana kendi sesini duyurmakmış derdi..

Denizin duymasından endişe ederek, rüzgarın kulağıma fısıldadığı gibi, bekledim sakince susup... seyrederek ufka yol alan şilepleri, güneşin başka ufuklarda doğmak için ölüşünde..

Sonra deniz sordu, ben anlattım… ben sordum, deniz anlattı… rüzgar eşlik etti bir bana, bir denize..kimi zaman sildi gözlerimizden akan yaşları bir sevdalı edasıyla.. Gece örttü kendini üstümüze korumak ister gibi yabancı gözlerden dostuluğumuzu.. Yıldızları göremedim bu kez o kara bulutların ardından, ama biliyordum orada bir yerlerde, öylecene gözetliyorlardı bizi ilk fırsatta eşlik etmeye.. Ahh Bolat , keşke gerçekten gelseydi bahar İstanbul'a, ben gece burada kalsaydım dostlarımla, üşümeden ellerim ayaklarım..  dedim fısıltıyla... rüzgar dedi iletirim bahara gelsin sana.. delidir doludur ama bırakınca keyfine biliyorum tutar sözünü..

Ben deli, rüzgar benden deli, deniz hepimizden deli.. anlarız biz birbirimizi.. deliliğimiz düşkünlüğümüzdür özgürlüğe.. özgürlüğümüz oldukça, yoktur bizden daha uysalı, cana can katanı.. ama kim denerse sınırlamayı, baskı kurmayı işte orda kopartırız fırtınayı.. birbirimize bile.. ilkelerimizde yok kul olmak, hiç bir şartta... lakin, sevdiklerimiz hatırına, kendimiz geçiririz boyunduruğu boynumuza, tekrar çıkartma özgürlüğünün her daim bizim elimizde olduğunun bilinmesi şartı ile..

Evime dönüyorum, deniz kokulu rüzgarın eşliğinde.. derin derin nefes alıyorum en ücradaki hücrelerime kadar  erişsin diye, denizin o şiir dolu kokusu.. soğuktan üşümüş ellerim, fırından yeni çıkmış ekmeğe sarılmış ısınmak umuduyla... hayalimde sımsıcak ailem.. özgürlüğümden uğruna vaz geçtiğim.. hazırım şimdi onların birikmiş öfkelerini bana boşaltmalarına..

That's What Friends Are For.. zaten değil mi?






16 yorum:

  1. "Deliliğimiz düşkünlüğümüzdür özgürlüğe"
    Bende deliyim o zaman sanırım fakat senin gibi arada sırada kaçamak yaşayamıyorum şu sıralar malesef :(
    Ama çok özendim sana, satırlarını okurken sen yerine kendimi koydum zihnimde. Sanki bir ara denizin kokusu bile geldi burnuma sanki.
    Şimdilik idare eder gibi.

    YanıtlaSil
  2. bu yazıda okuduğum kız ben olabilirm. böyle yapmak istediğim zamanlar çok olur. deniz.. rahatlatır^^

    o zaman sana mim getirdim. söylemiş miydim?

    YanıtlaSil
  3. Firste@ özgürlük tutkusu güzeldir... ama bazen umutsuz aşk... o yüzden iyi geliyor bazı bazı delilik etmek.. deniz ve rüzgar en iyi dost hırçınlıkları seni kendine getiriyor..
    geldiğine sevindim.. yine beklerim..

    YanıtlaSil
  4. kuulımsu kadın@ kulübe hoş geldin o zaman...

    şimdi bir bakayım bakalım bu sefer nasıl bir tuzak kurmuşsun bana???:)

    YanıtlaSil
  5. Bu sahne yabancı gelmedi...
    Ama hüzne sebep olan hikayeneden hiç emare yok...

    Deniz almış götürmüştür umarım hepsini.

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. huzüne, öfkeye sebepden çok ne var günümüzde.. ne deniz ne rüzgar alıp götürebiliyor..sadece güç topluyorsun dostlar sofrasında problemlerin üzerinde gitmeye, çözmeye..kaçışlar yerine..

    YanıtlaSil
  7. ortaçgil'den denize doğru fon olsun bu yazıya..dingin ve güzel geldi, ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  8. çok da severim ortaçgil'i.. teşekkürler..

    YanıtlaSil
  9. öyle güzel anlatmışsınki bende oturdum denizin karşısındaki banka soğuğu yüzümü dondurdu.rüzgarı hissettim.kızkulesine baktım .İnsan bazen yalnız kalmak istiyor.hele ben bugünlerde çok istiyorum alıp başımı dolamak sokaklarda oturmak bi banka tek başıma denizi seğretmek .

    YanıtlaSil
  10. deniz gerçekten iyi geliyor insana bazı anlarda..

    YanıtlaSil
  11. İnsanın ruhu özgürlüğün delisi olmayagörsün..En istediği yerde bile olsa, kaçası gelir bir süre sonra ve bu duyguyu onun gibi olan diğerleri dışında kimsecikler anlamaz. O yüzden bir ruhu özgür gördüm mü ben , yüz metre öteden tanırım...

    YanıtlaSil
  12. öylesine isabetli ki yorumun. kelimenin tam anlamıyla 12 den vurdun. özgür ruh öyle bir şey ki, en ufak bir baskı hissettiğinde boğulur tepki vermek ister ama sorumluluklarından kaçmayı da sevmez.. bir fincan kahvenin 40 değil 140 yıl hatırını görmek ister.. ama karşıdaki bunu farkedip de enayi sanıp üzeerine fazlası için geldiğinde de boğulur.. özgür ruhlar ancak birbirni anlayıp özgür bırakırlar birbirlerini.. tahakküm kurmaya kalkmazlar dostluk vs adı altında.. sadece yaşar ve yaşatırlar bu kavramları özgürce.. baskı olmadan.. aslında benim anlatmaya çalıştığım buydu.. gerçekte ne deniz ne de rüzgardı anlattığım.. onlar gibi etki bırakan dostlardı.. özgürce paylaşabildiğin kendini.. ve hep varlıklarını yanında hissettiğin.. bunaldığında hep orada olan.. birbirini dinlemeyi korumayı gözetmeyi bilen ama asla çıkarcı ve baskıcı olmayan..
    teşekkürler..

    YanıtlaSil
  13. Deniz kokulu rüzgar ne hoş bir betimleme olmuş :)

    YanıtlaSil
  14. Blogunuzdan etkilendim takipçinizim :) Sizide bana beklerim :)

    YanıtlaSil
  15. teşekkür ederim, elbette gelirim..

    YanıtlaSil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...