24 Eyl 2012

Düşündüm taşındım...ve bir teklif sundum size...


Sonunda,  “Balyoz” davası balyoz gibi bir karar verdi…..Şimdi sıra  diğerlerinde…

Ben sıradan bir vatandaşım anlamam Balyoz davasından, Ergenekon davasından veya Deniz Feneri Davasından falan.... ben olayın başlangıcından bu yana, medya yazar-çizerleri ve TVlerde boy gösteren  siyasi, akademisyen, gazeteci, avukat, savcı, asker, bilmem ne uzmanı olan binbir tür insanın anlattıkları ve yazdıkları ile bir kanaat edinebilirim…. Ötesini bilemem…ama benim bildiğim…

Ben hep ön yargılı oldum… bu ülkede adalet ve hak denilen kavramların işlemeyeceğini düşündüm.... çünkü, 50 küsur yıl boyunca, BEN;

-bu ülkede,   “DEVLET” denilen ve vatandaşının güvenliğini ve haklarını sağlayan bir mekanizmanın işlediğini göremedim…

- bu ülkede, siyasileri “DEVLET” denilen olguyu kendi çıkarları ve keyfiyetleri ile yönettiği kanaatinden bir türlü kurtulamadım…

- bu ülkede mahkemelerin güçlüden yana karar verdiğine her şekilde şahit oldum…

- bu ülkede siyaseten sindirmek için bir sürü insanların idam edildiğine şahit oldum… ceza evlerine atıldığına şahit oldum…

-  bu ülkede,  küçücük kızların bile kendi rızalarıyla dedeleri yaşındaki kalabalık erkek gurupları ile  seks yaptıkları gerekçesi ile tecavüzcülerin her şekilde serbest bırakıldıklarına şahit oldum…

- bu ülkede güçlü olanların bir türlü aklandıklarına şahit oldum….

- bu ülkede bir tepsi baklava çaldılar diye çocukların hayatı karartılırken milyarları çalanlara bir türlü dokunulamadıklarını gördüm…

- Başka ülkelerde sadece dedikodu yüzünden bile harakiri yapan, istifa eden bakanlar, başkanlar, milletvekilleri, senatörler varken… bu ülkede dolandırıcılık, sahtekarlık, vergi kaçakçılığı,  zimmete para geçirme, sahte fatura v.b. bir çok mahkeme dosyasından kurtulmak için milletvekili olunup dokunulmazlıklara sığınıldığını yaşadım…

-  bu ülkede, hangi parti gelirse gelsin benim işim yürür düşüncesiyle…kardeşlerin her birinin ayrı ayrı partilere üye olarak iş hayatlarını garantiye aldıklarına şahit oldum…

- bu ülkede insanları canlı canlı yakanların ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarına izin verildiğini adım adım izledim...

- bu ülkede işkenceci polisleri korumak için mahkemelerden mahkemelere davaları dolaştırarak insanlık suçluları olan işkencecilerin nasıl kurtarıldığını yaşadım....

- bu ülkede mağdur olanın sığınabileceği bir devlet kurumu olmadığını, göstermelik kurumlara sığınan minicik çocuklara bile yapılan işkenceleri gördüm.. dinledim....

-  ve daha bir sürü bir sürü şey…..

- kısacası; bu ülkede bir şeyleri değiştirmek isteyenlerin başına bir şeylerin getirildiğini hatta öldürüldüklerini göre göre yaşımdan önce büyüdüm.... yaşlandım...... 

O yüzden bugün, “artık hukuk işlesin diye  biz bu yola çıktık” denildiği zaman hiç inanmamıştım…

Yok efendim 12 Eylül yargılanıyormuş… yok efendim siyasi idamları yanlışmış….

Yedik yedik doyduk…. Artık kusuyorum….gereğinden fazla yedik yuttuk….

O yüzden de bir türlü anlamıyorum ne diye günlerdir bu konu tartışılıyor ki???

Bu ülke asla demokratik bir hukuk devleti olmadı ve olmayacak çünkü bunu isteyen kimse yok…ne yöneticileri ne hukukçuları ama en önemlisi normal halk da istemiyor….

Birinden birisi, sadece bir tanesi bile isteseydi bir şeyler değişirdi…
Demek ki herkes mutlu bu düzenden…

12 Eylül sürecindeki mahkemelerde ne hissettiysem, , N.Ç’nin tecavüzcüleri için verilen kararı öğrendiğimde ne hissettiysem bugün de aynısını hissediyorum…

Ben ne yapayım…. Tek bir mahkeme çıkaydı da… bu ülkede bir şeylerin değiştiğini bana gösterseydi…aha bu sefer hakikaten karar doğru verildi... gerçekten HAKça yargıladılar...dedirtselerdi...

Ama.. olanaksızdı....böyle bir şeyi beklemek de aptallık olurdu.... çünkü: … o mahkemedekiler de bu ülkenin suyu, toprağı ve gelenekleri  ile büyüdüler…. çoğunluk böyle....güçlüden yana...

Benim  aslında bir teklifim var…. Sivil Balyoz milat olsun…. Padişahımızı seçelim… boş verelim meclise falan filan.... kapatalım artık demokratik haklar denilen şu ithal malı saçma ve gereksiz laf kalabalığını…da huzura erelim….

Olmuyor işte… alışkanlıklarımıza ve kültürümüze ters….halk alışkın olduğunu istiyor… İyi Padişah gelirse bizi rahat yaşatır…. Yerine kimin geçeceği de bizi ilgilendirmez.. aile içinde kapışır dururlar… Zaten de öyle oluyor... biz göstermelik kullanılıyoruz.... 

Kul olduğumuzu bilir ve kabullenirsek…  walla daha huzurlu bir halk oluruz… o parti bu parti diye de bölünmeyiz…  bütün entrikalar sarayda döner… bize de dedikodusu düşer… üfff kış gecelerinde ne de keyifli olur….

Düşünün derim teklifimi.... kendimiz kandırmanın bir anlamı yok ... yeter artık kandırdığımız...



20 yorum:

  1. Diyarbakırda Hz. Peygambere hakaret eden filme protesto düzenlenmiş yapılan protestoda artık mevcut düzen isteklere cevap vermiyor diye naralar atılmış .. yani diyeceğim o ki sen hiç merak etme dayatılan , bizim yerimize birileri düşünüp hakarete geçeli çok oldu ?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hay Allah ya... yine mi geç düşmüş benim 180 köşeli jeton.... ama bir şeyi eminim bilmiyorlar... Hz. Muhammed ve sahabeler bir konu üzerinde çok durmuşlar HAK.... o yüzden o haykırmalara da güvenme... HAK ve HUKUK koruyucusu İslamiyet de değil onların istedikleri düzen... Yine aynı güçlülük düzeni...söylemler farklı da olsa sonuç aynı yani... hani neyse ben gurur yapmayayım... onlar benden önce davranmışlar üstelik eyleme başlamışlar... hayırlı uğurlu ola....

      Sil
  2. değil mi ya?
    nasılsa birlik olalım,birşeyleri değiştirelim demekle birlik olunmuyor,birşeyler değişmiyor.
    peki ya düşünmekten yorulmayan ama bizi yoran bu beyinleri napıcaz?
    bir de beyin biyopsisi yapan bir merkezler kurulsa,alınanlar yerine "varolsun padişahım" diye coşkuyla şakşak yaptıracak parçalar yerleştirilse daha kolay olmaz mı işimiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu chip ler var ya... onlardan bir şeyler uydururuz.. teknloji ilerledi... belki saray bile finanse eder neticede azınlıkız ve ucuza mal olur...

      Sil
  3. bu yazının özündeki bütün umutsuzluğa dahilim
    ki aslında önceden böyle değildim belki ama
    toplum olarak hakkediyoruz diye düşünmeye saldım bayadır artık ben de kendimi
    ne desem boş
    evet tüm bu yaşananları
    tüm bu akışı hakkediyo olmalıyız başka türlü açıklayamıyorum
    neresinden tutsam elimde kalıyo ki bi kere tepki vermiyoruz
    ve sanirsam vermeye de niyetimiz yok
    ee bir çeşit onay değil mi zaten sessizlik
    / tam burada bir not;
    kraldan çok kralcılarımız var bak haklarını yemiyelim
    onlar en savunulmaz anlarda bile can siperane savunurlar
    durumu, akışı ve yönetenleri
    ki buna tepki diyemeyiz elbet
    ama kabul edelim ki bi hareket, bi eylem bi çaba hep bunlar sonuçta : )/
    ah uzatmak bile istemiyorum evet dedim ya hepsi beyhude
    biz haklarını aramayı bilen bi toplum olmak yerine
    ne dense rıza gösteren bir teba olmayı seçtik sanırım
    üstelik bunu tercih etmeme hakkımız varken bile
    inatla istedik gibi bişi
    en azından çoğunluğumuz bunu artık nasıl sevdiyse : )/sinirden gülmek : )/
    haliyle çoğun içinde sürüklendi kalanlarımız
    yani aslında senin padişahlık önerinde bile : )düşünsene
    bizim yine hiç bişey için kılımızı kıpırtmamıza gerek var mı ?
    birileri çıkar padişahım der onu olmak isteyince
    ee olur da zaten
    kim ne diyecek ki : )
    hem zaten mevcut durumun çok bi farkı var mı
    neyse, gece söylenmesine bağladım iyice
    bu senin de suçun ama : )
    insanı konuşturan bi yazıydı ..




    YanıtlaSil
  4. selamlar... sesini duymak güzel... sen ses çıkartacaksan ben hep yazarım bir sürü saçmalarımı...:))) aynı düşüncedeyiz... biz severiz teba olmayı....

    YanıtlaSil
  5. başımızdaki kişi kendini son 2 senedir zaten padişah zannediyor..
    Teklifinde dolayısıyla geçersiz oluyor. Seçimle gelen bir padişahımız var...
    Padişahlığı resmiyetleştireceksek baştan pazarlığı yapalımda cülus bahşişinden halkada dağıtsınlar :)

    Sular yükselince balıklar karıncaları yer.
    Sular çekilincede karıncalar balıkları yer..

    Asker siyasetçi ilişkileride böyle sürüp gider..

    Vatandaş ne yapar?
    - gelene alkış tutar, gidenide lanetler..
    ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu 2 seneden de öte bir mesele... bir türlü demokrasiyi- hak -hukuku- adaleti- bir türlü anlayamadık... anlamak istemedik.... kendi küçük ailelerimiz içerisinde bile...arkadaşlıklarımızda bile... acizin önünde güçlülük taslamaya, güçlünün önünde diz çökmeyi gelenek etmişiz... sanki Atatürk'le beraber ölmüş o kahraman millet...

      işte o yüzden aynaya bakalım ve gerçekte yaşadığımız sistem neyse adını koyalım... hiç kullanmadığımız ve kullanmamak için her şeyi yaptığımız bir sistem adını üzerimizde taşımak gereksiz...

      Sil
  6. Ben vazgeçemem umudumdan. Kabul edemem. Her satırına katılıyorum yazınızın ama son paragrafa gelince duruyorum. Öyle de olmayacak böyle de biliyorum ama yine de ülkem için küçük ama benim için büyük inadımdan, isyanımdan vazgeçemiyorum.

    Ve bu şiir çok anlamlı geldi bana..

    BİRİKEN

    Her şey birikir
    Sözler düşünceler ve nesneler biçiminde
    Her şey birikir

    Duru sular ters yazılar emek ve gözyaşı
    Akıyor sanılan kuruyor sanılan
    Haklar haklılıklar, ölüm zulumlar
    Uçuyor sanılan her şey birikir
    Deney birikir

    Bizcil sen de
    Kuş mu sandın yalanı yanlışı
    Taksan kanatlanır mı?
    Yediğin seni yakacak
    Vurduğun seni yakacak
    Gör cehennem yok mu var mı?

    Her şey birikir
    Gösteren parmaklar, gören gözler
    Susan konuşan birikir
    Yargılarlar davasız dosyasız
    Silahsız sözcüksüz kansız kavgasız
    Dağ mı değil, ova mı
    Kent mi alan mı, değil
    Bir ülke insan birikir

    Gülten Akın


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok güzel dizeler... paylaştığın için teşekkürler...
      benim neslim beceremedik insan olmanın temel unsurlarını öğrenmeyi ve yaşamayı.. size de miras olarak bırakamadık güvenli sabahlara kalkarak huzur içinde yaşanılan günleri... biz hep birbirimizi iteleyip kakaladık durduk... benim babam senin babanı döver dedik...

      dilerim sizler becerebilirsiniz gerçekten insan olmayı ve insanca yaşamayı...

      Sil
  7. Vazgeçmek için çok erken, o kadar çok kişinin sabır bardağını taşırdı ki gördükleri, şahit oldukları elbet bir gün değişecek bir şeyler, umudumu hiç yitirmedim, tek dileğim uyuyanların uyanmaları derin uykusundan!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vazgeçmiyorum ki... sadece bugün bulunduğumuz noktanın gerçekte ne olduğu bilelim ki... yeni nesiller bunu demokrasi sanmasın bunu hak-hukuk sanmasın...ismini doğru koyalım kavramları öldürmeyelim...

      Sil
  8. yazdıklarının hemen hemen tümü benim de duygularımı ifade ediyor..gerçekten umutsuzluğa karamsarlığa düşmemek çok zor. çoğu zaman ben de bu duyguya kapılıyorum.ama herşeye rağmen düşmemek gerek.dokunabildiğimiz hayatlarda fark yaratabiliriz.okyanusta karaya vuran binlerce yıldız varken elinden geldiği kadarını kurtaran gencin hikayesi bana hep umut verir.bu hikayeyi aktarmak istiyorum :
    "Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden
    bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder
    gibi hareketler yapan birini görür.
    Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile
    vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir
    adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır:
    - Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?
    Genç adam yanıtlar;
    - Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
    Onları suya atmazsam ölecekler.
    Yazar sorar;
    - Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var.
    Ne fark eder ki?
    Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı
    daha alır, okyanusa fırlatır.
    - Onun için fark etti ama...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. karamsarlık değil... sadece daha fazla kandırmak ve kandırılmak gereksiz...

      Sil
  9. sizin kuşağa da haksızlık ediyorsun bence.şiddet kavga gibi pek çok yanlışlıklarına rağmen büyük çoğunluk, toplumsal duyarlılığa sahipti.şimdinin aksine kendi kişisel çıkarlarından daha çok daha güzel bir dünya ideallerinin peşinde koşuyorlardı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bizim kuşak konusunda haklısın... yöneticiler konusunda haksız... bugün ne iseler o gün de o idiler. Biz onlara yenildik..çünkü yine çoğunluk güçlüden yanaydı..kendi ana-babalarımız dahil....o yüzden saymadım... çoğunluk etkili ve etkin olduğu için...

      Sil
  10. Bu ülkede çiviler taa 1950 li yıllarda yerinden oynadı, şimdi patır patır dökülüyorlar yerlerinden. Dikkat edelim düşen çiviler bir yerimize batmasın:)

    YanıtlaSil
  11. Jonathan Swift'in "A modest proposal" adlı bir makalesi vardır ve bildiğim en iyi hiciv örneklerinden biridir. İrlanda'ya yardımını esirgeyen İngiltere hükümetine yazılmış, özetle; "2-3 yaşındaki çocuklarımızdan size bir akşam yemeği çıkar," "6-7 yaşındakilerin derilerinden çanta, kemer yapabilirsiniz" türünden önerilerle doludur.
    Madem yardım etmiyorsunuz, bari bizi tamamen tüketin bu kabus bitsin babında...Aklıma o makale geldi, bu post'u okuyunca.

    o yüzden evet diyorum, Padişah düzeni geri gelsin.
    giymeye çalıştığımız elbiseyi taşıyamadık zira.

    YanıtlaSil
  12. :)) pek yakında ben de gelebilirim o noktaya ...:)))

    YanıtlaSil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...