17 Haz 2012

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü




17 Haziran 1994 tarihinde Paris’te, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi kabul edilmiştir. 14-15 Ekimde imzaya açılan sözleşme 26 Aralık 1994 de yürürlüğe girmiştir. Böylece 17 Haziran, Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir.




Bu sözleşmenin amacı, etkilenen ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak üzere Gündem 21 ile uyumlu entegre bir yaklaşım içerisinde uluslar arası işbirliği ve ortaklık düzenlemeleri ile desteklenen her düzeyde etkin eylemler yoluyla, özelikle Afrikada olmak üzere ciddi kuraklık ve/veya çölleşmeye maruz ülkelerde, çölleşmeyle mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini hafifletmektir.

Bu amaca ulaşmak için, etkilenen alanlarda, aynı anda hem arazinin verimliliğini iyileştirmek, hem de arazi ve su kaynaklarının rehabilitasyonunu, korunmasını ve sürdürülebilir yönetimini sağlayarak özelikle yerel topluluklar düzeyinde yaşam koşullarının iyileştirilmesi üzerinde odaklaşan uzun dönemli stratejilerin uygulanması gerekecektir.


Uluslar arası Sözleşmeleri bir probleme yaklaşımda yasal bir birleştiricidir. Yani resmi olarak bir problemin uluslar arası tanımlanması ve farkına varılmasıdır. Aynı zamanda sözleşmeyi imzalayan ülkelerin görev ve sorumlulukları vardır. Bu nedenle sözleşmeyi imzalayacak ülkelerin sözleşmeyi incelemesi, kendi yasalarıyla mukayese etmeleri ve yasal düzenlemeleri yapması gerekmektedir. Anlaşmayı imzalayan ülke taraf olur, taraflar ne yaptıklarını gözden geçirirler ;
buna da Taraflar Konferansı denir. Sözleşme, uluslar arası yasa ve diğer anlaşmalardan hiyerarşik olarak daha üstedir. Çevre alanında yaklaşık 100 sözleşme vardır.

UNCC, Rio sonuçlanan sözleşmelerden biridir ve yürürlüğe .giren son sözleşmelerden biridir. Ayrıca bu sözleşme çevre ve kalkınmayı birlikte öngören bir sözleşmedir.

Çölleşmenin tanımı ise; Kurak ve yarı kurak ve yarı nemli alanlarda iklim değişmeleri ve insan aktiviteleri sonucunda oluşan arazi bozunumu olarak tanımlanmıştır.

Dünyanın % 25' inde çölleşme vardır.

Türkiye'nin 55 sene sonra çöl olacağı NASA'nın 1985 yılında yayınlanan raporunda belirtilmiştir ayrıca ülkemizin süratle çölleşmekte olduğu en son Rio zirvesinde teyit edilmiştir.

Klimatik nedenler dışındaki çölleşme nedenleri arasında bölgesel veya alt bölgesel olarak aşırı otlatma arazinin aşırı ve kötü sulanması, ormansızlaşma ve üst toprağın kirlenmesi sayılabilir.

Fakat daha da derinde toprağın hor kullanılması ya da istismarı yatmaktadır. Bunun da temel nedeni yoksulluk olup, ailesine kısa dönemde mümkün olduğunca fazla yiyecek temin etme amacı yatmaktadır.

Diğer faktör de, artan dünya nüfusunun doğal kaynaklara gittikçe artan talebidir. Sonuç, yok olan toprak üst katmanı, bitkinin azalması biyoçeşitliliğin azalması, gıda güvenliğinin kaybı, dahili ve harici göç,  şehirleşmenin artışı, doğal kaynaklar üzerindeki talebidir.

Çölleşme konusu şimdi jeo-stratejik konumdadır.
Problem dünyanın her yerinde vardır. Afrika' da kuru tarım yapılan alanların 3/4' ü bozulmuş olup, bu kez Asya, Latin Amerika ve Avustralya' da  mevcuttur.



Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim şartları ve çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması, ülkemizi çölleşme ve kuraklıktan önemli biçimde etkilenen bir ülke konumuna getirmektedir. Ülkemiz tarafından 15/10/1994 tarihinde Paris’te imzalanan Sözleşme, 11/02/1998 tarihli ve 4340 sayılı Kanunla onaylanmış ve 16 Mayıs 1998 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Ülkemiz Sözleşmenin 5 Bölgesel Uygulama Ekibinden biri olan Kuzey Akdeniz Bölgesel Uygulama Ekibinde (EK-4) yer almakta olup, muhtelif kurumlarımız vasıtasıyla bölgesel bazda yürütülen çalışmalara ve çeşitli uluslararası finans kurumlarınca desteklenen bölgesel projelere katılmaktadır.

Sözleşme ülkemiz tarafından 15/10/1994 tarihinde imzalanmış olmasına rağmen ülkemizin en önemli yükümlüklerinden olan Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Programı ülkemizdeki
kurumsal yeki kargaşası sebebiyle uzun süre hazırlanamamıştır. Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleşmesi ve Ulusal Odak Noktasının Bakanlık APK birimine geçmesi ile birlikte çalışmalara hız verilmiş ve Türkiye Toprak ilmi Derneği ile birlikte hazırlanan ulusal eylem programı 9 Mart 2005 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ulusal eylem programlarının başlıca amaçları; ülkelerin çölleşme ve kuraklıkla ilgili önceliklerini tespit etmek, bölgesel çalışmalara katkıda bulunmak, işbirliği geliştirmek, kuraklık ve çölleşme konusunda kamuoyunun ilgisini artırmak, ülkelerin kalkınma plan ve stratejilerine entegre etmek, bu alandaki çalışmalara ilgili tüm kurum ve kuruluşlara sivil toplum kuruluşlarının ve yerel halkın katılımını sağlamak ve bütün bu çalışmalar için finans kaynaklarını tahsis etmektir.


Ülkemizde çölleşmenin nedenlerini sayacak olursak bunlar; Doğal nedenler (Toprak aşınımı,Topraktaki bitki besin elementlerinin yüzeyden yada yıkanmayla profilden uzaklaşarak toprak verim kalitesinin bozulması, iklimsel değişmeler), Teknik nedenler (ormansızlaşma, meraların bozulması, hidrolojik yapının veya hidrolojik döngünün yapay yollarla etkilenmesi, tarım topraklarının yanlış yönetimi ve toprak yorgunluğunun oluşması, tarım orman alanlarının amaç dışı kullanımı, toprak kirlenmesi, arazilerinin fiziksel bozunumları, tarım ve orman ekosistemlerinin plansız olarak kullanımları veya arazilerin yanlış kullanımları) ve Sosyoekonomik, Yönetimsel ve Yasal Nedenler (yasal mevzuattan kaynaklanan sorunlar, Göç, Eğitimsizlik ve Fakirlik) olarak sayılabilir. Çölleşme nedenlerinin tamamına yakını ormancılık sektörü ile direk veya dolaylı olarak ilişkisi vardır.

Çölleşme sorunları ise ; Düzeltilemeyen çölleşme sorunları (Toprak betonlaşması, Yapı ve diğer endüstrilerde toprakların yer üstü ve yer altı kayaçlarının hammadde olarak aşırı kullanımı) ve Düzeltilebilir çölleşme sorunları ( Erozyon, Ormansızlaşma, Mera alanlarında bozulum, toprakların organik madde kaybı, Arazilerin fiziksel bozunumları, Yanlış arazi kullanımı, kullanılabilir suyun azalması, çoraklaşma, sulanan topraklarda tuzluluk sorunu, tarım ilaçları, toprak kirlenmesi) olarak sayılmaktadır. Düzeltilebilir çölleşme sorunlarının tamamı ormancılık
sektörünün görevleri arasındadır. Bu durumda göstermektedir ki bütün dünyada olduğu gibi özelikle teknik anlamda çölleşme ile mücadele ormancılar ormancılar tarafından yapılmaktadır.

Çölleşme ile mücadele ulusal eylem programında; öngörülen düzenlemeler, yapılan çalışmalar ve ilgili kurumlarca öngörülen sürede yapılacak çalışmalar içerisinde yer alan 63 eylemim 50 adeti içerisinde Çevre ve Orman Bakanlığının sorumluluğunda kalmaktadır.

Gerek, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi gerksede Ulusal Çölleşme ile mücadele Eylem Programı ormancılık sektörüne önemli görevler vermektedir. Ormancılık sektörünün bu görevleri yerine getirmesi için gerekli olan başta insan kaynağı olmak üzere bütün yapısal düzenlemeleri biran önce yerine getirmek durumundadır. Çölleşme ile mücadele çok taraflı bir konu olsa dahi temel görev ormancılık sektörüne düşmektedir ve bütün dünyada da çölleşme ile mücadeleyi ormancılar yürütmektedir.



alıntı: cem.gov.tr



10 yorum:

  1. Bence çölleşme kaçınılmaz sonlardan biri.. Alınan önlemler sadece çölleşmeyi 20-30 sene geciktirebilir..
    Paylaşım için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mücadele etmek niye var ki? Değer elbette :)

      Sil
    2. Senden başka cevap beklemezdim zaten.. hep boyle mücadeleci olman dileğimle..

      Sil
  2. tarım politikaları ve bunları oluşturan siyasi otoriteler değişmediği sürece ben de kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum maalesef.

    YanıtlaSil
  3. mimin var bende:)

    yazıyı henüz okumadım ama çevre ile ilgili günler bir de çocuklarla ilgili olanlar benim için çok önemli. seni hep takdir ediyorum bu yönden (hatırlattığın için)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geliyorum mim'imi almaya ama hatırlatayım.. pazar günleri cevaplıyorum mimleri.. :)

      hatırlatmaya gayret ediyorum.. önemli olduğuna inanıyorum ..insanlara günlerin simgelediklerini anlatabilmek-hatırlatabilmek için bahane olarak gorduğümden önemli geliyor..

      Sil
  4. toprak alanlar üzerinde yapılaşma, salma (vahşi) sulama yöntemleriyle toprağın en verimli olan kısımlarının nehirlere sürüklenmesi, v.s doğaya değer vermeyen, tek değeri daha fazla kazanç olan insanlar ve yöneticiler doğanın tahrip olmasını önemsemezler.1 gram toprağın oluşumu binlerce yüzbinlerce yıl sürebiliyor. bu kadar değerli varlığın hoyratça kullanılması üzücü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. toprak ana asıl ofek kusmasın bize.. hadi buyur söyle. hoyratlığımız bitmeden dunya bitecek..:(

      Sil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...