30 Haz 2012

Bazen, kötü çuvalladım...


İlkokula başladığım yıllarda, bana kocaman gelen kalabalık bir dünya ile entegre olmak zor gelmişti. Ürkektim bir çok konuda.  Tanımadığım çocuklar ve büyüklerin tanıdıklarım olmaları süreç alıyordu. Ayrı ayrı aile kültürlerinden geliyorduk. Ürkekliklerimiz farklıydı tpkı kültürel alışkanlıklarımızın farklı olduğu gibi.

Özellikle o ilk yıllarda farklılıklar daha belirgin oluyordu. Uçlar daha çok göze batıyordu. Bir tarafta hiç tek başına evden çıkmamış çocuklar vardı. Okula büyüklerin getirip götürdüğü… Diğer uçta ise kendini bildi bileli sokakta oynamaya alışkın, daha ilk becerebildiği anda bakkala ekmek almaya gönderilen…Bu iki ucunda yer alanlar bir cetvelin milimetreleri gibi dizilebilirdi. Belliydi her çocuk…


Süreç içerisinde birbirine yakın olanlar kümelenmeye ve birbirine daha fazla benzemeye başlarken hiçbir kümeye ait olmayanlar kalırdı ortada… Birkaç kişiyi geçmezdi, hatta bazen tek bir çocuk olabilirdi.. Ama kalırdı işte…. Kimi zaman istenmediğinden, kimi zaman çekingenliğinden, kimi zaman kendini bu kümelere ait hissetmediğinden… belki başka bir sürü nedenden.. ama sonuçta hep tek kalan birsi veya birileri olurdu…Benzemezlerdi diğerlerine... süreç ilerledikçe daha da farklılaşırlardı…

Tek başına kalan çocuk/ların büyük kısmı, diğer kümelerin hepsine uzak oldukları halde, hepsine birbirlerinden daha yakın olan/lar olurdu genelde… Ama hiç birine ait olamaz…

Bu tek çocuklardan birisi olmuştum, daha en başından…  tek başıma olduğumun da farkında olmadan… çünkü hep birileri yanıma gelir giderdi.. Bir şeye ihtiyaçları olduğunda.. küme arkadaşları daha gelmediğinde… veya onlara bozulduğunda… vesaire bir sürü nedenden dolayı… bana gelirlerdi çünkü ben sessizdim, alaycı değildim, terslemezdim ve dinlerdim.. başkalarına anlatma riskim de yoktu çünkü tek başımaydım… Bana da yük gelmezdi arada bir uğrayanları dinemek veya arzu ettiklerinde yapabildiğim bir yardımı yapabilmek… Ama onları uzaktan izlerken bir çok konuda onlardan erken büyümeme rağmen, çok daha fazla konuda onlardan geride kaldığımın farkında bile değildim…en önemlisi de onlar insan ilişkilerinin pratiğni yaparak tecrübeleriyle beni geçerken, ben teorisyen olarak onların önündeydim…


Onlara akıl verdim durdum… Yararlandıklarını söylediler gittikçe çoğaldılar.. Sınıf arkadaşlarımdan sonra okulun Güzin ablası oldum ama gel gör ki pratiği olmayan bir Güzin abla.. Kitaplarda, özellikle romanlarda okudukları ile, gözlemledikleri ile oluşan bir Güzin abla…

Liseyle beraber  hayat okulu karşısına çıkmaya başladı Güzin ablanın. istese de istemese de insanlarla ilişki içerisinde olmak zorunda kaldı…. Hani derler ya, imamın söylediğini yap ama yaptığını yapma…. Güzin abla, yani bendeniz, buna en iyi örneklerden birisi oldum… Teorilerimin hepsi çöktü… Başkaları nasıl olup da benim teorilerimden, tavsiyelerimden yararlanmıştı ki? En fazla kendime sorduğum soru buydu…

Cevabını yıllarca aradım… yıllarca hep tavsiyelerimin doğru sonuç verdiği söylendi… ama ben kendi tavsiyelerimi uyguladıkça hep sorun yaşadım..

Özgüvenim yerle bir olmuştu artık… Bu sefer  tek başına kalma ötesinde yalnız kalmak sığınağım olmaya başlamıştı çünkü korkuyordum… Acı çekmekten ve daha fazla yanlış yapmaktan korkuyordum… Bu yaptığımın yaşamdan kaçışın bir türü olduğunun farkında bile olmadan bir panikle bunu yapıyordum…

Korkularım her şeyin üzerindeydi…O ilk büyük dünya ile tanıştığım zaman sahip olduğum o çocuk güzelliği de kalmamıştı kendi dünyamın…korkular karartmıştı orayı…

Zorunlulukarım vardı… sorumluluklarım… vardı sadece… başka bir yaşam belirtisi olmayan bir hayatta kalış öyküsüydü…

Sonra çocuklarım geldi… her birsinin gelişi yeni bir dünya umuduydu… Yepyeni bir dünyanın temeliydiler… Yanlızığımı alıp götüremezlerdi… Ama tek başınalığım bitmişti…Hayallerim geri gelmişti…

Bencildi hayallerim… çok bencildi… benim hayallerimin onların hayalleri olabileceğini sanacak kadar bencildi…

Bu bencilliğimin farkına vardığımda daha çok küçüklerdi… ama şaşkın ördek gibi ne yapacağımı bilemiyordum…Hani çevremi gözlerken doğru sandığım ama uygulamada düşüğüm hataya yine düşer miydim? Çocuklarımı gözlemleyince kendi hatamı bulmuştum ama onların hayalleri için yapmam gerekenlerin doğruluğu? Bunu ne kadar bulabilecektim? Onlar küçük deyip geçmeli ve çevremde izlediğim anneler gibi mi yapmalıydım? Yoksa onları özgür mü bırakmalıydım?

Buna benim yerime hep kontrol etmekte çuvalladığım insan ilişkilerimin estirdiği rüzgarlar karar verdi…bir türlü kurtulamadığım korkularım karar verdi… Geride sadece neye mal olursa olsun benim yaşadıklarımdan uzak tutmak istediğim ama çaresizlikten yanımda duran çocuklarımın suçlamaları kaldı… Çocuklarımla bile olan ilişkilerimde çuvallamıştım…

Bu sefer bilinçli bir tercih…. Ne korkudan ne başka bir şeyden dolayı… tek başınalık sayesinde kendime ve başkalarına acı çektirmeyeceğimi düşünerek alınan bir karar…. Büyük ihtimal bu da yanlış çıkacak…çünkü gerçeklerden kaçış olması büyük olasılık…

Eğer , en başından kitaplarda yaşamak yerine gerçek dünyada yaşamış olsaydım…farklı mı olurdu? Daha az mı yanlış yapardım?  Daha mı az korkularım olurdu? Daha mı az cesur olurdum? Ne olurdum… bilemem.. teoriler mi? İstemediğiniz kadar çok olasılık var… ama bunların hangisi gerçeği yansıtıyor?

Bugün bildiğim ve emin olduğum tek bir gerçek var, büyük çoğunluğun beceremediklerini becerdiğimi sandıkları ben… hayatım boyu onların becerdiği ve çok basit bulduklarını hiç beceremeyecek kadar beceriksiz ve aptal oldum…Onların, benim yalnızlık kalemde tek başıma duruşuma aldanarak başarı diye nitelendirdikleri, benim yenilgiler kalemin zindanlarındaki  mahkümiyetimdi… Onlar bana imrenirken, ben onların yaşamlarını kıskandım durdum… Onlar büyük hayaller peşinde koşabilirken, ben o küçücük gördükleri şeyler için her şeyimden vaz geçmeye hazırdım… bilemediler… bilemezlerdi de çünkü onlar o minicik gördüklerini hep yaşıyorlar ki…ama ben hep o minick görünenleri özledim ve özlüyorum ki…

Yine farklıyız işte… aramızdaki uçurum kapanmadı… kapatamadım… kapatamadılar… belki de kapatmadık… bilemedim.. bilmiyorum.. bilemeyeceğim gibi… 'Life is tough' derler bazıları ve savunma mekanizmalarını hazır tutarlar... ben ise 'C'est la vie' demeye devam ederek yine mi çuvallıyorum ki...??!!


Emerson, Lake & Palmer  :      C'est la vie


Jean Michel Jarre : C'est la vie


13 yorum:

  1. ilk olarak bu kendini çok iyi ifa ettiğin bu ifadelerinin bir çoğunda kendimi bulduğum için çok yaşa emiii..,
    Bu yazında ençok üstünde durduğum 1.cümlen
    ''Eğer , en başından kitaplarda yaşamak yerine gerçek dünyada yaşamış olsaydım…farklı mı olurdu? Daha az mı yanlış yapardım? Daha mı az korkularım olurdu? Daha mı az cesur olurdum? Ne olurdum… bilemem..'' oldu aynı şeyi bende düşünüyordum ama dile getiremiyordum
    bazen de bukadar çok şey bilmeseydim daha mı mutlu lurdum,sorgulamalarım,nedenler sonuç ilişkisi kurmalarım,çok yönlü ele almalarım illa yaşadığım bir olayın taaa dibine inmelerim,bir yerlere bağlamam olmasaydı okumasaydım çok..nolurdu
    şöyle bir günlük yaşasam alelade bir gün hiç birşeyin peşine düşmeden sorgulamadan rahat bıraksam zihnimi diyorum olmuyor olmuyor çok doldurdum ben kafamı kimi boşşeyler kimileride iyi ..
    2.si de ''Bugün bildiğim ve emin olduğum tek bir gerçek var, büyük çoğunluğun beceremediklerini becerdiğimi sandıkları ben… hayatım boyu onların becerdiği ve çok basit bulduklarını hiç beceremeyecek kadar beceriksiz ve aptal oldum…Onların, benim yalnızlık kalemde tek başıma duruşuma aldanarak başarı diye nitelendirdikleri, benim yenilgiler kalemin zindanlarındaki mahkümiyetimdi… Onlar bana imrenirken, ben onların yaşamlarını kıskandım durdum… Onlar büyük hayaller peşinde koşabilirken, ben o küçücük gördükleri şeyler için her şeyimden vaz geçmeye hazırdım… bilemediler… bilemezlerdi de çünkü onlar o minicik gördüklerini hep yaşıyorlar ki…ama ben hep o minick görünenleri özledim ve özlüyorum ki…'' paragrafı ...cilasını atmışsın burda
    3.'C'est la vie' hayat bu
    bu isimde yabancı bir şarkıyı arıyorum aklıma geldikçe hala bulamadım 1999 yılında jan michel jane gerçi bu isim de doğrumu bilmiyorum radyo programında dinlerken sunucu söyledi benim aklımda bu kaldı yazılışından da emin değilim
    bu müziği çok beğenmiştim araştırdım bulamadım ama 'C'est la vie' yazılışının bu olduğunu bulabildim sunucu ''salavi'' di ye anons ettiği için bayağı bir zorlandım hayat bu ablamına geldiğini öğrenmiş oldum bu arada ama şarkıyı hala bulamadım..sen bu kelimeyi yazıca postunda valla umuda kapıldım acaba biliyormu bu parçayı ve kimin söylediğini...
    cevap verirsen mutlu olacağım 1999 dan beri bekliyorum zaten bu cevabı senden almak isterim artık..

    yazın yine çok güzel ifadelerin ve benzetmelerin bundan sonrakileride merakla okuyacağım emin ol...sevgiler saygılar..

    YanıtlaSil
  2. teşekküler...

    senin için benim sevdiğim ile senin bahsettiğin C'est la vie şarkılarını yukarıya yazımın altına koydum..
    iyi dinlemeler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. okadar mutlu oldum ki anlatamam çook mutlu oldum çoook senin
      C'est la vie yi de çok beğenerek dinledim hemde çok etkilendim gözlerim dolacak kadar...
      netten sözlerinide buldum sözleride bestesi kadar güzelmiş..

      benim Jean Michel Jarre : C'est la vie yi de uzun zamandır dinlememiştim bulamadığımı yazmıştım zaten şimid bu 2sini mp3 üme yükleyaceğim..

      Seslendiren şarkıcı ortadoğunun sezen aksu su oluyormuş.
      önceleri yahudiymiş sonradan müslüman olmuş ve süper ezan okuyormuş..
      Jean michel jarre da elektronik müziğin duayenlerindenmiş..
      sevmem halbuki ama istisnalar kaideyi bozmaz..
      benimkinin türkçesini bulamadım ne yazıkki

      en azından nakaratı belli
      HAYAT BÖYLE....
      Nazan öncelin de vardı A BU HAYAT BÖYLE diye...

      tekrardan çoook teşekkür ediyorum sen beni sevindirdin Allah (c.c) de seni sevindirsin...

      Sil
    2. ben çok severim bu şarkıyı o yüzden bir kaç postumda da yer verdim..
      Jarre yi de severim ama hangi C'est la vie dersen emerson,lake and palmers derim... bak şu C'est la vie sayfamdakini dinle ve video sunu da bak... bence bu şarkıya çok uymuş..
      http://dayatmalardakaybolus.blogspot.com/2012/02/cest-la-vie.html#axzz1zGkA5Bop

      Allah hepimizi sevindirsin...

      Sil
    3. dinledim tabiii itiraf edeyim senin C'est la vie yi daha çok beğendim..benimki o genç yaşlarımda dinlemiş olduğum o zamanki ruh halime uygun bir parçaydı..şimdi dinlemek ayrı bir his vardi bana o zamana dönmek gibi..

      Sil
  3. ''Onların, benim yalnızlık kalemde tek başıma duruşuma aldanarak başarı diye nitelendirdikleri, benim yenilgiler kalemin zindanlarındaki mahkümiyetimdi. ''
    Yine bir dayatmaların döktürüşüyle karşı karşıyayız sanırım. ehehe. Ama işe iyi tarafından bakarsak karakterimiz yalnızlıkla bu kadar iç içe bu kadar bitişik bir şekilde yaşamasına rağmen evlenmeyi başarmış ve çocuk sahibi olabilmiş. Yani aslında içinde kurtulmak için bir potansiyel varmış da kullanmayı becerememiş. İnsanoğlu sosyal bir varlıktır böyle kenarlara tıkıştırılmayı hiçbiri istemez. Ve farklı olmak kötü değil sadece o farklılık yüzünden kendini soyutlaması insanlardan onu bu hale sokan, sanıyorum ki. Biraz da dediğince, insan ilişkilerindeki beceriksizliği.

    YanıtlaSil
  4. kesinlikle beceriksiz..
    wow...ciddi de olurmuş benim delişmen kızım...:))
    ama o zaman bile güldürmeyi becerirmiş... saçmalamak bir sanattır derken..bu sanatın ustası olduğunu da göstermiş...
    çok zordur mizah.. kara mizah daha bir zor gelir bana... bu yüzden bence çok zekisin ve geliştir derim...
    herkes beyza okumalı diyorum...ve ciddi olarak diyorum...özellikle de ya sabah işe gitmeden derim..

    YanıtlaSil
  5. E ama boşuna " 'Bazen ciddi' çoğu zaman ciddiyetten uzak " konseptli değilim, arada kaçıyor yahu. ehehe.
    Hani diyorsun ya bana, yaşama sevinci oluyorsun bana, tùrevi şeyler. Valla sen de her yorumunla bir tebessüm ekliyorsun suratıma, şimdi de egomu bulutların ardına fırlattın. ehehe. Bilgisayar başında olsaydım teşekkür şarkısı mahiyetinde Lady Gaga'dan Born This Way'i linklerdim. "We are all born superstars." diyor Gaga. Ya da Sibel Tùzùn'den "Karşında süperstar hisset beni." diyor ve burada sonlandırıyorum gevezeliğimi. ahahaa. Öpüyorum çokça. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben sen link yollamış gibi dinlerim merak etme..:)
      kendine iyi bak ve hep gülümse..

      Sil
  6. Yazınızı da müzikleri de çok beğendim.Hatta bazı yerlerde kendimi de buldum.Sonuçta ben sizin çok güçlü bir karaktere sahip olduğunuzu düşünüyorum.Bizim gibi insanlar yere düşşe bile;kalkıp toparlanmasını bilir.Sevgilerimi gönderiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler.. tesellimiz o.. kalkıp yürürz hep.. çünkü bizden de bu beklenilir mi? biz böyle olduğumuz için mi?
      kocaman sevgiler...

      Sil
  7. Şarkılar da post da çok güzel.. Çoğu yerinde kendimi buldum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim... aman sen çuvallamam...:))

      Sil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...