17 Aralık 2013 sabahı 3 bakan oğlu ve bazı iş adamları gözaltına alınıyor...
3 ayrı dosyada toplanan suçlar içerisinde rüşvet, kara para aklama, sahtekarlık gibi suçlar var ama en önemlisi Bakan oğullarının, babalarının Bakan sıfatı ile elinde bulundurduğu güçleri, kullanarak edindikleri kazançlar var... yani babaları ile ortak... bazı resimler ve bilgiler servis ediliyor...
Karşılığında;
İktidar beyanları "Polis ve adalet sistemine çöreklenmiş dış mihraklı çetelerin komplosu" oluyor...
Güçlü iktidar "bizi dize getiremezler" diyerek hemen harekete geçiyor;
Neler mi yapıyor?
şimşek hızı ile, 24 saat dolmadan, bir sürü polis müdürünün yeri değiştiriliyor ve saydam devlet anlayışına sahip güçlü iktidardan halkı bilgilendirmek için açıklama geliyor;
bu kişiler, üstlerini bilgilendirmeden operasyona dahil olarak görevlerinin gereğini yapmadıkları için yerleri değiştirilmiş.
hukukçuların açıklamalarına göre,
soruşturma talimatı savcıdan gelmiş ve savcılık emri ile bu polisler hareket ediyormuş. yani "adli kolluk" görevindeymişler. dolayısı ile emri veren savcı"'nın talimatlarına uygun hareket etmek mecburiyetindelermiş (yasa ve yönetmelikler gereği).
soruşturma konusu: rüşvet ve işin kötü tarafı da : İçişleri Bakanı ve Oğlu da şüpheli durumunda
İçişleri Bakanı kim? Polislerin patronu.
İçişleri bakanı ve oğlunun şüpheli olduğu bir operasyonu savcının emri ile gerçekleştiren adli görevdeki polisler ve bazı polis amirleri, İçişleri Bakanı'na uzanan bir hiyerarşi zinciri içindeki üstlerine; 4 ayrı Bakan ve 3 bakan oğlunun da şüpheli oldukları, 3 dosya ile ilgili soruşturmalar hakkında bilgi vermedikleri için görev yerleri değiştirildi.
Şüpheli oğlu ile beraber şüpheli durumundaki İçişleri Bakanı'nın imzası ile...
Hemen sonrasında da yeni kararnameler ile, ileride bu tip olayların yaşanması engelleniyor.
Tüm bunların altında da şüpheli İçişleri Bakanı'nın imzası var.
Tüm bu operasyon "dış mihrakların komplosu" olduğu gibi, İçişleri Bakanı ve diğer Bakanlar da, "kesinlikle" hiç bir şaibeye bulaştırılması mümkün olmayacak kadar dürüst ve alnı açık bir insan olduğundan görevine devam etmeliydi.
Buna kim karar verdi? Hükümet Lideri ve diğer bakanlar
Nasıl karar verdiler ? İçişleri Bakanı'nı çok yakından tanıdıkları için biliyorlar ve suçlamaların komple iftira olduğu, delillerin sahte olduğu konusunda en ufak bir endişeleri yok.
Bu iktidarın görevde olduğu 11 yıl içerisinde tutuklanan, mahkum olan ve şüpheli durumundaki her bir bireyin yakınları "çok yakından tanıdıkları için" bu insanların masum olduklarını söyler.
Operasyonlarla gözaltına alınanların, tutuklananların, mahkum olanların yakınları, sevenleri de meydanlarda "biz biliyoruz bu bir komplo, bu insanlar asla suçlu değil" dediler...diyorlar....
Bugün; bu savcı, polisler, polis müdürleri falan "güçlü iktidarı devirmek için komplo kuran dış mihraklara hizmet eden çetelere/örgütlere hizmet eden elemanlar" olarak hükümet tarafından beyan edildiklerine göre, neden sadece görev yerleri değiştiriliyor da, gözaltına alınarak tutuklanmıyorlar? Savcı neden görevinden alınarak tutuklanmıyor?
Ergenekon, Balyoz gibi büyük operasyonlarda TSK mensupları ve diğer meslek mensupları farklı bir uygulama yaşadılar? Üstelik onları da yakından tanıyanlar masum olduklarına yemin ederken....
Eğer, sadece; AKP hükümeti mensupları ve milletvekilleri bir insanın suçlu olup olmadığı konusunda karar verme yetisine sahip ise... başka diyecek sözüm yok...
Yine de merak ediyorum;
1) Bakan çocuklarının 1 yıl boyunca izlenmesini, gözaltına alınmasını ve hatta tutuklanmalarını sağlayabilecek güçte bir dış mihraklı çete, adalet birimleri ve emniyet kuvvetleri içerisinde yerleşiyor ama Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı bundan habersiz.. Bu bir başarısızlık değil midir? Böylesine güçlü bir AKP hükümetine bu başarısızlık yakışmaz diye düşünüyorum...
2) Cemaat veya Hizmet gurubunun, dış mihrakların güdümünde olduklarını ve amaçlarının AKP hükümetini devirerek Türkiye'yi güçsüzleştirmek olduğunu anlamanız neden 11 yıl sürdü? Önceden biliyorduysanız neden bu denli içli dışlı oldunuz? Kandırıldıysanız, bakanlarınızın temizliği konusunda da kandırılmış olmanız olası değil mi? Başka bakanlar ve aile fertleri de sizi kandırıyor olabilir mi? veya başka dış mihraklı çeteler?
aslında merak ettiğim, o kadar çok şey var ki... insan sıradan bir vatandaş olunca aklı pek bir şeye ermediğinden....orada burada okuduklarına bakıp sadece merak ediyor işte....
ama en çok merak ettiğim;
Ya seçimlerde yine "dış mihraklı örgütlerle ortaklıklar kuran" veya "dış mihraklı örgütlere hizmet eden" birileri hükümet olursa.....? ileri demokrasimizi (!) kayıp mı edeceğiz? bu konuda bir önlem var mı? önlemler alındıysa ve devlet sırrı değilse, bir bilenler, lütfen bir açıklayın da yüreklere su serpilsin...
3 ayrı dosyada toplanan suçlar içerisinde rüşvet, kara para aklama, sahtekarlık gibi suçlar var ama en önemlisi Bakan oğullarının, babalarının Bakan sıfatı ile elinde bulundurduğu güçleri, kullanarak edindikleri kazançlar var... yani babaları ile ortak... bazı resimler ve bilgiler servis ediliyor...
Karşılığında;
İktidar beyanları "Polis ve adalet sistemine çöreklenmiş dış mihraklı çetelerin komplosu" oluyor...
Güçlü iktidar "bizi dize getiremezler" diyerek hemen harekete geçiyor;
Neler mi yapıyor?
şimşek hızı ile, 24 saat dolmadan, bir sürü polis müdürünün yeri değiştiriliyor ve saydam devlet anlayışına sahip güçlü iktidardan halkı bilgilendirmek için açıklama geliyor;
bu kişiler, üstlerini bilgilendirmeden operasyona dahil olarak görevlerinin gereğini yapmadıkları için yerleri değiştirilmiş.
hukukçuların açıklamalarına göre,
soruşturma talimatı savcıdan gelmiş ve savcılık emri ile bu polisler hareket ediyormuş. yani "adli kolluk" görevindeymişler. dolayısı ile emri veren savcı"'nın talimatlarına uygun hareket etmek mecburiyetindelermiş (yasa ve yönetmelikler gereği).
soruşturma konusu: rüşvet ve işin kötü tarafı da : İçişleri Bakanı ve Oğlu da şüpheli durumunda
İçişleri Bakanı kim? Polislerin patronu.
İçişleri bakanı ve oğlunun şüpheli olduğu bir operasyonu savcının emri ile gerçekleştiren adli görevdeki polisler ve bazı polis amirleri, İçişleri Bakanı'na uzanan bir hiyerarşi zinciri içindeki üstlerine; 4 ayrı Bakan ve 3 bakan oğlunun da şüpheli oldukları, 3 dosya ile ilgili soruşturmalar hakkında bilgi vermedikleri için görev yerleri değiştirildi.
Şüpheli oğlu ile beraber şüpheli durumundaki İçişleri Bakanı'nın imzası ile...
Hemen sonrasında da yeni kararnameler ile, ileride bu tip olayların yaşanması engelleniyor.
Tüm bunların altında da şüpheli İçişleri Bakanı'nın imzası var.
Tüm bu operasyon "dış mihrakların komplosu" olduğu gibi, İçişleri Bakanı ve diğer Bakanlar da, "kesinlikle" hiç bir şaibeye bulaştırılması mümkün olmayacak kadar dürüst ve alnı açık bir insan olduğundan görevine devam etmeliydi.
Buna kim karar verdi? Hükümet Lideri ve diğer bakanlar
Nasıl karar verdiler ? İçişleri Bakanı'nı çok yakından tanıdıkları için biliyorlar ve suçlamaların komple iftira olduğu, delillerin sahte olduğu konusunda en ufak bir endişeleri yok.
Bu iktidarın görevde olduğu 11 yıl içerisinde tutuklanan, mahkum olan ve şüpheli durumundaki her bir bireyin yakınları "çok yakından tanıdıkları için" bu insanların masum olduklarını söyler.
Operasyonlarla gözaltına alınanların, tutuklananların, mahkum olanların yakınları, sevenleri de meydanlarda "biz biliyoruz bu bir komplo, bu insanlar asla suçlu değil" dediler...diyorlar....
Bugün; bu savcı, polisler, polis müdürleri falan "güçlü iktidarı devirmek için komplo kuran dış mihraklara hizmet eden çetelere/örgütlere hizmet eden elemanlar" olarak hükümet tarafından beyan edildiklerine göre, neden sadece görev yerleri değiştiriliyor da, gözaltına alınarak tutuklanmıyorlar? Savcı neden görevinden alınarak tutuklanmıyor?
Ergenekon, Balyoz gibi büyük operasyonlarda TSK mensupları ve diğer meslek mensupları farklı bir uygulama yaşadılar? Üstelik onları da yakından tanıyanlar masum olduklarına yemin ederken....
Eğer, sadece; AKP hükümeti mensupları ve milletvekilleri bir insanın suçlu olup olmadığı konusunda karar verme yetisine sahip ise... başka diyecek sözüm yok...
Yine de merak ediyorum;
1) Bakan çocuklarının 1 yıl boyunca izlenmesini, gözaltına alınmasını ve hatta tutuklanmalarını sağlayabilecek güçte bir dış mihraklı çete, adalet birimleri ve emniyet kuvvetleri içerisinde yerleşiyor ama Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı bundan habersiz.. Bu bir başarısızlık değil midir? Böylesine güçlü bir AKP hükümetine bu başarısızlık yakışmaz diye düşünüyorum...
2) Cemaat veya Hizmet gurubunun, dış mihrakların güdümünde olduklarını ve amaçlarının AKP hükümetini devirerek Türkiye'yi güçsüzleştirmek olduğunu anlamanız neden 11 yıl sürdü? Önceden biliyorduysanız neden bu denli içli dışlı oldunuz? Kandırıldıysanız, bakanlarınızın temizliği konusunda da kandırılmış olmanız olası değil mi? Başka bakanlar ve aile fertleri de sizi kandırıyor olabilir mi? veya başka dış mihraklı çeteler?
aslında merak ettiğim, o kadar çok şey var ki... insan sıradan bir vatandaş olunca aklı pek bir şeye ermediğinden....orada burada okuduklarına bakıp sadece merak ediyor işte....
ama en çok merak ettiğim;
Ya seçimlerde yine "dış mihraklı örgütlerle ortaklıklar kuran" veya "dış mihraklı örgütlere hizmet eden" birileri hükümet olursa.....? ileri demokrasimizi (!) kayıp mı edeceğiz? bu konuda bir önlem var mı? önlemler alındıysa ve devlet sırrı değilse, bir bilenler, lütfen bir açıklayın da yüreklere su serpilsin...
Sevgili arkadaşım, dünyada beni en çok tiksindiren şey liyakatsizliktir yani kadrolaşmadır. Dün poliste ve adalet bakanlığında göz yumulan bu liyakatsizlik sayesinde bazı komutanların ve onların ailelerinin çektiği acılar arşa çıkmış ve bu acıyı çektirenlerin kafasını yarılmıştır. Allahın sopası vardır!
YanıtlaSilHayatta en iğrendiğim şeyi yapmış olan yani birilerinin göz yumması ve desteklemesi ile bir yere gelen devlet memurları tasfiye ediliyor diye üzülemem. Maalesef ülkemin genel kurmay başkanını içeri atacak kadar fütursuz olabilen bu gruplara ağlayamam...
Siyasetin yolsuzluğunu bu memlekette bilmeyen yok ama insaların banyosuna kamera koyan, telefonlarını kendi çıkarları için dinleyen dikizci çetelerden nefret ediyorum. Alma mazlumun ahını olmuş bu durum.
Su testisi su yolunda kırılmıştır. Kendileri yolsuzca iş başına gelen devlet memurlarının siyaseti dizayn etmesi ve bunu bana bak vatandaş yolsuzluk buldum demesi inandırıcı değil.
Bir de anlayamadığım şey şu, hizmet ayağıyla eli silahlı polisin yanında yer alan devletin kudretli savcıları yanında yer MİT ile Asker ile uğraşan güya sivil toplum olduğu söylenen yapıları sevmemiz mümkün müdür? Değildir!
Memleket pislik içinde! Yazık bu vatana. Herkes hortumunu devletin havuzundan çeksin. Kadrolaşanın Allah böyle belasını versin. Yolsuz yapanın iki cihanda yakası bir yere gelmesin.
Kardeşim KPSS'den 75 alıp boş gezerken 54 ile 63 ile benim adamım diye işe alınanları çevremizde bilmekteyiz ve onların bir mensubiyetinin olması işe girmelerine yetti! Soruları çalıp kendi insanlarına servis edenler. Onların ne dediklerinin önemi yok. Zira kendileri yolsuzlar. Boşuna ağlaşmasınlar. Allahın sopası var!
Bütün bu yazdıklarım yolsuzluğu desteklediğim anlamına gelmesin siyasette şantaja karşıyım kime yaparlarsa yapsınlar karşıyım!
devlet sürekliliği korunmadıkça her hükümet kafasına göre kadrolaştıkca bu sorunlar kaçınılmaz işte o yuzden vatandaş bilinçli ve denetleyici olmak zorunda gerektiği anda gereken tepkiyi göstererek biz seni denetliyoruz ey hükümet bu yaptığın yanlış diyebilmeli
SilÇok doğru, kadrolaşırken ses çıkarmayanlar, iktidarı yüceltenler, alkışlayanlar, tasfiye edilirken de ağlamamalılar! Samimi bulmam ben. Herkes fare gibi devleti tırtıklıyor çok yazık.
YanıtlaSilaynen, ben de samimi bulmam ancak eski ortağın kadrolaşmasını tasfiye ederken kendi kadrolaşmanı yaratmanı da samimi bulmam.
SilBu da doğru :) ille de liyakat.
YanıtlaSilyargılanan ergenekon sanıklarının yakınlarının lehte ifadelerinin bir önemi olmadığı gibi çocukları yargılanan hükümet üyelerinin de ifadelerinin kamu vicdanında hiç bir anlamı yoktur. öncelikle ergenekon ve balyoz davalarında haksız yere yargılananları tenzih ederek şunu söyleyim, ergenekon zihniyeti bu ülkede gerek darbe dönemlerinde gerekse diğer dönemlerde binlerce milyonlarca insanın canına okudu.önceki dönemlerde hakim olan ergenekon zihniyeti gibi mevcut iktidarda aynı yolu izleyerek devlete bir resmi ideoloji gömleği giydiriyorlar. resmi ideolojiye aykırı yaşayanların hayatını cehenneme çeviriyorlar. evrensel çağdaş bir hukuk devleti kurulmazsa işte böyle olur. devleti ele geçiren diğerlerinin canına okur.
YanıtlaSilne zamanki türkiyede insanlar akıllarını başlarına alır avrupanın başardığı çağdaş bir hukuk devleti olmak için çaba gösterirler o zaman ancak rahatlarız.
ne yazık ki doğru soyluyorsun... vatandasların kendi haklarına sahip cıkmaları ve elbirliği etmeleri sart baska turlu duzelmez.
SilYapılan yolsuzluklar kadar, örtme çabaları ve yüzsüzce beyanları da mide bulandırıcı.
YanıtlaSilhem de nasıl
Sil