Yeni yıla 3 kala 3 blogdaşım (Kuul’umsu Kadın, Nini ve Bozbek) güzel ama bir o kadar da açıklaması zor bir konuda mim’lemişler beni.
Yani benden 10 maddelik bir reçete bekleniyor.. Sonra ben de 10 ayrı blogdaşımdan 10’ar maddelik reçeteler talep etmeliyim.
Tam yazmaya başlayacaktım ki aklıma şunlar takıldı;
Benden beklenen;
a) benden önce reçetelerini vermiş olan arkadaşlarımın yazdıklarının tekrarı olması pahasına ilk aklıma gelenleri veya en önemli bulduklarımı sıralamam mı bekleniyor? Yoksa,
b) benden öncekilerin reçetelerini okuyup kavrayıp, onların tekrarı olmayacak yeni maddeler yazıp da reçeteyi genişletmem mi isteniyor..
Bunu anlamak için tek tek üç arkadaşımın reçetelerini okudum..tekrar olan maddeler vardı..ama onlar aşağı yukarı aynı zaman diliminde reçetelerini göndermişlerdi dolayısıyla birbirlerini okuma fırsatı olmadan önce göndermiş olabilme olasılığı yüksek..
Bildiğiniz gibi ben çok yeniyim ve bu mim de benim sadece 2inci mimim. Gelenekleri bilmeyince napsam acep diye şaşkın ördek misali kalıveriyorum.
Aklımsıra kendimi şöyle sağlama aldım : ben her ihtimali göz önüne alarak yazılmamışları çalışayım dedim..
Bu şimdiye kadar üç arkadaşımın yazdıklarına katılmıyorum demek değildir, ama yazdıkları tüm maddeleri de benimsiyorum demek değildir elbette !? (Hahhhah düşünün bakalım neleri benimsemiyorum sevgili 3 blogdaşım- asla söylemem..intikam işte!)
Öncelikle ‘mutluluk’ denilince ben ne anlıyorum onu açıklayayım çünkü benim mutluluk kavramını nasıl algıladığımı bilmezseniz neden böyle bir reçete tavsiye ettiğimi de algılayamayabilirsiniz.
Bana göre mutluluk peşinde koştuğun hayallerin gerçekleşmesiyle elde edilebilecek bir şey olmadığı gibi siparişlerle, reçetelerle bulunabilecek bir şey değil ama en önemlisi de kişiden kişiye ve aynı kişide, zamandan zamana, ortamdan ortama çok fazla değişebilen bir şey..çünkü o bir duygu. Bulunduğun andan aldığın haz ile , tatmin ile ilgili bir duygu.. bu duygunun süreci çok kısa olmakla beraber yüklenilen pozitif enerji ile daha sonraki anlara daha olumlu bakmayı sağlayabiliyor..çok narin ve çok çabuk uçup gidebiliyor..bir kelebek kadar kısa ömürlü bir kelebek kadar hafif dokunuşlu..
Bütün bu ve daha bir çok gerekçeler nedeniyle bir başkasını mutlu etmek ona reçete yazmak hiç mi hiç kolay değil.. bir önceki doğum gününde sürpriz doğum günü yaptığınız ve çok mutlu olduğunu gözlerinde gördüğünüz bir insan bu yıl yapacağınız bir sürpriz parti yüzünden mutsuz olabilir çünkü beklentisi üst üste aynı tip hediye almak değildir.. Ama bir başkası ikinci seferinde birincisinden çok daha mutlu olabilir çünkü kendisinin mutlu olduğu bir olayın, tekrar mutlu etmek amacıyla yinelenmiş olması, kendisinin düşünülmüş olması verilen emektir onu mutlu eden hediyenin kendisi değildir..
O yüzden ben diyorum ki:
1) önce kendiniz elinizdeki anların değerini bilerek bu anlarla mutlu olmayı bilin, sakın kelebeği yakalamaya çalışıp o güzel kanatlarını zedeleyip öldürmeyin..bırakın özgürce uçarken dokunsun size..gidenin yerine yenisi gelecektir..bundan emin olup gevşeyip bekleyin
2) Önce siz bol bol nutella ve tüm çikolata tür ve türevlerini ve muz gibi yiyecekleri bol bol tüketin..endofrin salgınız yükselsin.. morfin kadar güçlü ağrı kesici olan bu protein gurubu
3) Kırmızı renkli besinler alıp Serotonin seviyenizi yüksek tutun ki mutlu olun, çünkü vücut tarafından üretilen bu sinir taşıyıcı seviyesi düştüğünde sinirli huysuz ve depresif oluveriyorsunuz, uykunuz bozuluyor, iştahınız bozulup obezite veya anoreksiya, bulimia nevroza gibi bozukluklara yol açıyor
4) geceleri, özellikle saat 23 ile sabah 5 arasında uykunuza dikkat edin çünkü hücrelerimizi yenileyen, bağışıklık sistemini düzenleyen, biyolojik saatimizi ayarlayan melatonin hormonu salgılansın.. ki sabahları aynaya bakınca ruhumuz ve vücudumuz kendisi erkenden yaşlı hissedip yükseltmesin adrenalin seviyenizi
5) Önceki 4 maddeyi ve bunların kendi bulacağınız kendinize özel alt maddeleri ile mutlu olun ki gözlerinizden, yüzünüzden, sesinizden, kısaca her hal ve tavrınızdan dışarıya taşıp karşınızdakine geçsin pozitif enerjiniz.. hiç tanımadığınız, mutlu etmeyi aklınızdan bile geçirmediğiniz kişiler bile sizden gelen bu enerji ile farkında olmadan gülümser, rahatlar..siz kendiniz negatif yük taşırken mutlu etmek istediğiniz insanı görür görmez nasıl pozitif enerji yayamaya başlayabilirsiniz ki? Her şeyiniz yapmacık kalacaktır..amacınıza ulaşmanız olası bil değil..
Ama bana diyorsanız ‘ben ne kadar negatif enerji yüklü olursam olayım, o insanı görünce pozitif enerji yayabiliyorum’ , o zaman ben de size diyeceğim ki ‘ o insan zaten pozitif enerji yüklü, zaten mutlu. Siz onu değil o sizi pozitif şarj ediyor demek ki..’
6) Öncelikle bencil olun, o kadar çok bencil olun ki.. kendi mutluluk ve keyfiniz için çevrenizdeki her negatif olay ve insana karşı duyarlı olun, tepkinizi gösterin ki hayatınızı bozabilecek kötü etkiler her gün bir parça daha eksilsin.. Korkmayınız tepki göstermekten.. çekinmeyiniz hayatınızdan çıkartmaya.. Korku ve çekincelerinizle beslenir tüm mutsuzluklar..
Kendisine yardım edemeyene siz yardım edemezsiniz. Klinik vakalarda varsa olanağınız bir kliniğe yatırın ama o kadar. Dayatılmış gerekçeler yüzünden mutluluğunuzun elinizden alınmasına izin vermenizin, tüm diğer sevdikleriniz ve sizi sevenlerin de mutsuzluğuna sebep olacağını asla unutmayın.
Belediye yollarınız tamir etmediğinden sıkıntı yaşıyorsanız gösterin tepkinizi, içinize atıp her gün aynı çukuru görüp de sinir olmak yerine....zaten kendi görevi olan bir konu için bırakın belediye strese girsin. Aksi takdirde siz ve bir sürü insan stres olurken onlar üstlendikleri görevlerini doğru yapmadıkları halde adeta yapmışlar gibi görünme kolaylığına alışıp daha fazla mutsuzluklara sebep olacaklar, üstelik o çukurlar bir gün onlara da mutsuzluk getirebilecek..
7) Sevdiklerinizi, sorumluluklarını üstlenmeye zorlamaktan asla çekinmeyin. Asla onların sorumluluklarını siz üstlenmeyin. Sizin üzmemek adına susmanız veya onun yerine sorumluluk taşımanız sizi yormasa bile (ki süreç içerisinde görev olmaya başlayınca yormaya başlar), siz olmadığınızda veya onun adına sorumlulukları taşımayı beceremediğiniz anda o insan şaşkın ördek gibi ortada kalarak daha fazla mutsuz olacaktır. Kendi sorumluluğunu nasıl taşıyabileceğini öğrenememiştir, bunu fark bile etmemiştir çünkü siz veya, siz ve başkaları hep onu üzmekten çekinip ona öğretmemek yanlışına düşmüşlerdir. Ama bugün o yalnız kaldı hem de hiç tecrübesi olmadan. Eğer o insanı gerçekten mutlu etmek istiyorsanız, onu şimdi üzün ama yanında durup elini tutun, kelebeğin dokunuşunu hissetmesini sağlayın
8) Hiç unutmayınız ki, hiç kimse kimsenin sahibi değildir. Ne annenizin, ne babanızın, ne kardeşinizin, ne eşinizin, ne çocuğunuzun, ne arkadaşınızın, ne dostunuzun, ne elemanınızın, ne bilmem kiminizlerin.. ve hiçbir insan üzerinde yaptırım hakkınız yoktur. Sadece ilişkinizde karşınızdakine sizin tercihiniz olan seçeneği sunabilirsiniz ve karşınızdaki de bu seçeneği kabul edip etmemekte, veya başka bir seçenek sunmak hakkına en az sizin kadar sahiptir. Sizin seçeneğinizi kabul etmediği ve buna uygun davranmadığı için karşınızdakine kötü büyücü enerji dalgaları göndermeye de hiç mi hiç hakkınız yoktur. Bunu böyle bilmezseniz, önce kendiniz mutsuz edersiniz sonra çevrenizdekileri ve en kötüsü de sizi red eden kişinin de size o kötü büyücü enerji dalgalarını yollamasına sebep olabilirsiniz.. hiçbir kelebek kanadı dayanamaz bu kötü enerji dalgalarına ve daha size değemeden ölüverir..
9) Siz siz olun, ben böyleyim yerse..tavırlarından kaçının, eski İstanbul efendisi kavramındaki gibi kendinize ve karşınızdakilere karşı özenli olun. Toplu taşıma araçlarına binerken, geç bile kalmış olsanız asla diğer binmeye çalışanları iteleyip kakalamayın.. birisinin ayağına bastığınızda hemen özür dileyin, herhangi bir veznede sıra varsa başkasının sırasını almaya kalkmayın, tanımasanız bile - en azından sürekli karşılaştığınız insanlara – gülümseyerek selam verin, etiketlerini düşünmeden beraber çalıştığınız herkesin ismini hatırlayın güler yüzlü saygı gösterin. Sizden yardım isteyene destek verin, hiç kimsenin gururu ile oynamayın, kimsenin kötü taraflarını başkaları ile konuşmayın, iyi taraflarını herkesle paylaşın (unutmayın her insanın iyi ve kötü yüzü vardır – sürekli kötülerseniz kötü tarafını illa ki öne çıkarttırırsınız).. kısaca eski İstanbul efendisini örnek alın..
10) önce kendinize sonra da evinizde yaşayan diğer bireyler için sabah kalkar kalmaz ilk işiniz kendinizi sokağa çıkar gibi süsleyin..sonra yapın yapacak olduğunuz her ne ise… kahvaltı masasına ne kadar bakımlı ve dinç oturursanız bütün gününüz ve çevrenize o kadar pozitif enerji pompalarsınız.. gece ne yaşamış olursanız olun, sabah alacağınız duş veya elinize yüzünüze şaplatacağınız su ve bakımlı bir yüz, temiz bir kıyafet moral yükseltecektir.. eğer çevrenizde bunu yaptığınız için eleştiren birisi varsa, ‘ şu halimizde sen süsleniyor musun’ gibilerine, hiç takmayın kafanıza ve geri adım atmayın..Bırakın o süreç içinde size benzesin, siz ona benzeyip de ikinizin de kelebeklerinin ölüşlerini seyretmeyin..
Benden bu kadar.. 10 adet maddeyi attım ortaya..tutar mı..belli olmaz kimin hangi dozajda ve hangi hallerde kullandığına bağlı..yan etkileri varmıdır..elbette vardır..mesela aşırı nutella yemek de zararlıdır..mideyi ve sistemi bozar..
Şimdi pası atacağım 10 adet blogdaşımın listesi ..umarım aynı mim daha önce onlara gitmemiştir- eğer öyle olmuş olan var ise şimdiden özür dilerim.
1- çay ve simit
3- hobi vakti
4- hayal kahvem
5- Meral Uçarı
7- Rehgüzar
8- lady
9- firari yolcu
10- kalemsiz yazılar
HEPİNİZE MUTLU, HUZURLU, SAĞLIKLI VE BOL PARALI BİR 2012 YILI DİLİYORUM..
merhabalar..
YanıtlaSilBu mim olayını daha önce sadece "mim" olarak duymuş idim yıllardır blogger kullanıcısı olmama rağmen ilk siz mimlemişsiniz. Kendi hâlimdeliğime ilk siz dokundunuz =) diyerek..
konu çok güzelmiş. yazdıklarınıza kesinlikle hak veriyorum..
Sanki benim için anlatmışsınız.. =)
Son zamanlarda en ihtiyacım olan konu belkide bu idi.. Anlatımınızda sohbet tadında olmuş şahsen sizinle karşılıklı konuşuyormuşuz gibi hissettim kendimi.
Mim içinde teşekkürler =)
Bâki selâm ile..
çok mutluyum size bir türlü dokunabilmiş olmaktan çünkü sizin satırlarınız bana hep dokundu..öyle begendim ki yazılarınızı size hp dokunabilmk istrim.. hoşgldiniz sefalar getirdiniz..
YanıtlaSilmerhabalar
YanıtlaSilayy canım arkadaşım beni de mimlemiş...pek bir mutlu oldum...üstelik yazdıkları da pek bir hoşmuş,yüreğe dokunurmuş...hal böyleyken bana biraz müsade...mim konusunu yazmak için...teşekkürler...
sanada mutlu yillar :)
YanıtlaSilagresif prenses@ dört gözle bekliyorum senin reçeteni özellikle..
YanıtlaSilkızkıza toplandık@ teşekkür ederim en güzel günleri paylaşmak dileğiyle
Vallahi tüm maddeler aklıma yattı :)
YanıtlaSilYalnız gidenin yenisi sahiden geliyor değil mi? Beklemek sıkıcı bi iş de :)))
eminim, her gidenin yerin yenisi mutlak geliyor.. beklerken oyalanmayı dene mesela bolatın mimini yaparak.. yorumla bakalım benim yazımı hani Mim: Dayatılan sıradanlıklara cevap diye uzun uzun yazdığımı:)
YanıtlaSil