20 Tem 2016

Bir askeri kalkışma ardından....


'Darbelerin intikamı alınacak' diye, YETMEZ AMA EVETçileri de 12 Eylül ile tavladıkları referandum sonunda 12 Eylül'den ziyade '28 Şubat' intikamını almak için hükümet ve devletin kolları sıvadıklarını hatırlayarak, 28 Şubat 1997 MGK toplantısı ile başlayan meşhur '28 Şubat' sürecine doğru geriye baktığımda hafızamı hiç zorlamadan Fethullah Gülen'in o günlerde ortalıklara saçılan videolarını çok net hatırlıyorum....

Refarandum döneminde çok aradım bu videolardan bulmak için ama tek bir tanesini dahi bulamadım.   Ancak şimdi 2016 Ocak ayında yüklenmiş tek bir tanesini bulabildim izlemek isteyenler için burada.




Bu dönemde, Fethullah Gülen, gizli çekilmiş olan değişik videolarda, çevresinde kendisini dinleyenlere özetle 'Türkiye Cumhuriyeti'nin laik sistemini değiştirmek için, yeterince güçlü olana kadar, kendinizi saklayacaksınız ve gücü elinize geçireceksiniz sonra harekete geçeceksiniz' diye nasihat ediyor...

Fethullah Gülen 1979 da, üniversite hazırlık kursu açarak eğitime resmen el attı ve 1981 de Lise açtı. Sonraki yıllarda da yeni kurslar, Liseler ve üniversiteler açmaya devam etti.  Eğitim düzeyi gerçekten yüksek olan okullar açtı, hem Türkiye'de hem de yurt dışında değişik ülkelerde...  Yurt dışında açtığı okullarda Türkçe öğretiyordu... Yere-göğe sığdırılamadı... 

1979 da üniversite kursuna giden bir gencin 17 yaşında olduğunu düşünelim.  1997 yılında 35 yaşında oluyor... 1980 de başlayan 34 yaşında... 1981 de başlayan 33 yaşında... 1982 de başlayan 32 yaşında... 

Yani 1997 geldiğinde, 1979'dan bu yana geçen 18 yıllık bir süreç içerisinde Fethullah Gülen eğitim kurumlarından geçen gençlerin hem sayısı artıyor hem de aktif olarak çalışma hayatına giriyorlardı... özellikle devlet kurumlarına girmeleri sağlanıyordu bir türlü... 

9 Şubat 1998 de Vatikan'da, 13 Mayıs 1981 tarihinde Mehmet Ali Ağca'nın öldürmeye çalıştığı Papa II. Jean Paul ile görüştü... "Dinler Arası Diyalog" derin(!) mevzusunu görüştüler.... (merak edenler internette detayları bulabilirler). 



ATV de, benim de hafızama kazanan meşhur kasetleri yayınlandıktan sonra 22 Mart 1999 tarihinde sağlık nedenleri bahanesiyle ABD'ye gitti ve bugüne kadar dönmedi...

TSK, sürekli olarak kendi içerisindeki irticacıları ayıklamaya çabaladı ki bu Gülen cemaati mensuplarını da kapsıyordu... 

Gülen ABD'den de olsa çalışmalarına ara vermedi... Okulları tam hız devam etti... Kimi ülkeler kapattırdı... Kimileri daha fazla okul açmasını istedi... falan filan... 

Sadece kendi okulları ile yetinmedi Gülen Cemaati... Polis okulları.. askeri liseler... vesaire ... vesaire...  

TSK kendi içini her yıl temizlemeye gayret ediyordu... ve sürekli eleştiriliyordu... belki de solcular ve dincilerin ortak tepki gösterdiği ilk alan bu idi... 'haksızlık' deniyordu... 'namaz kıldığı için birisi askerden atılır mı?' deniyordu... sanki TSK mensupları dinsizmiş ve din düşmanıymış gibi bir algı oluşturulmaya çabalanıyordu... 

2003 yılına kadar YAŞ kararları ile TSK'dan ihraç edilenler için hükümetler bir şerh koymadılar ama 2003 yılından itibaren bu ihraçlara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanları tarafından şerh konuldu.

YAŞ ihraç kararları kesindi. Geri dönüş için veya iptal için herhangi bir yargı organına başvurulamazdı.

Şerh koymak yetmiyordu bu ihraçlara engel olmaya ve  AKP önergesi ile  yargı yolu 2010 yılında anayasada yapılan bir değişiklik ile açıldı. 


1990 yılından itibaren yıllara göre, YAŞ ile ordudan ihraç edilen subay sayısı ve nedenleri şöyle: 



- 1990: 47 Subay, 143 Astsubay: 190 kişi(İrtica)
- 1991: 19 Subay, 78 Astsubay : 97 kişi (İrtica)
- 1992: 13 Subay, 48 Astsubay : 61 kişi (İrtica)
- 1993: 13 Subay, 35 Astsubay : 48 kişi (İrtica)
- 1994: 16 Subay, 38 Astsubay : 54 kişi (İrtica)
- 1995: 18 Subay, 59 Astsubay : 67 kişi (İrtica)
- 1996: 46 Subay, 52 Astsubay : 98 kişi (İrtica)
- 1997: Toplamda 297 kişi (İrtica)

- 1998: 127 Subay, 145 Astsubay:272 kişi(İrtica)
- 1999: 20 Subay, 61 Astsubay : 81 kişi (İrtica)
- 2000: 20 Subay, 42 Astsubay : 62 kişi (İrtica)
- 2001: 11 Subay, 70 Astsubay : 81 kişi (İrtica)
- 2002: Toplamda 44 kişi (İrtica)
- 2003: Toplamda 20 kişi (İrtica)
- 2004: Toplamda 20 kişi (İrtica)
- 2005: Toplamda 15 kişi (İrtica)
- 2006: Toplamda 54 kişi (2 irtica, 52'si uyuşturucu alışkanlığı ve diğer nedenlerle)

- 2007: Toplamda 61 kişi (12 irtica, 49'u uyuşturucu alışkanlığı ve diğer nedenlerle)
2008: Toplamda 24 kişi (5 irtica, 19'u uyuşturucu alışkanlığı ve diğer nedenlerle)
2009: Toplamda 3 kişi (İrtica)


ve

Haber 46'nın 5 Ağustos 2010 tarihli, "Tarihte ihraç kararı olmayan tek YAŞ oldu" başlıklı haberi der ki 2010 yılında TSK'dan ihraç edilen olmamış...

2011 yılında ise YAŞ'da 2 adet ilk var: 
1-  İki Orgeneral koltuğu boş: 
           Orgeneral Bilgin Balanlı (Balyoz Darbe Planı nedeniyle 30 Mayıs 2011 de tutuklandı)
           EDOK Komutanı Nusret Taşdeler - İnternet Andıcı Davası sanığı
2-  İlk kez uluslararası krizler görüşülecek, Suriye merkezli yeni bir bölgesel strateji belirlenecek.

ve irtica'dan dolayı da ihraç yok elbette...

Bu arada;
2007 yılından itibaren kurulan komplolar ile Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı, Askeri Casusluk davaları gibi birbiri ardı sıra açılan davalar ve tutuklamalar ile Genel Kurmay Başkanı dahil TSK 'nın önemli subaylarını TSK'dan ihraç ederek onların kadrolarını boşalttılar.  Halkı TSK'ya neredeyse düşman ettiler... 

2002 yılında  seçilmiş olan AKP,  Fethullah Gülen kadroları ile el ele beraber yürümeler başlamıştı... ve Fethullah Gülen kadrolarının istedikleri noktalara yerleşmeleri için gereken herşeyi yapmışlardı.. Fethullah Gülen!'in Türkiye'ye dönme zamanı geldiğini meydanlardan ilan etmeye başlamışlardı...

TSK içine yerleşirken de 28 Şubat intikamını katmerli olarak almışlardı... Genel Kurmay Başkanı bile terörist ilan edilmişti... ve  meydanlarda  " Bu davanın savcısıyım..." diye seslenen dönemin Başbakanı ve AKP hükümeti Fethullah Gülen'e, diğer kilit devlet kurumları ile beraber TSK'yı da işte böyle teslim oldu....

1979 dan 2016'a kadar kaç kişi olmuştur devlet kurumlarına yerleşen iyi eğitimli Fethullah Gülenciler??? 

4 Bakan'ın istifası ile sonuçlanan17-24 Aralık 2013 yolsuzluk olaylarından sonra   "ne istediler de vermedik??" diye serzenişte  bulundular... ve onlar da "28 Şubat"cılar gibi Fethullah Gülen ile savaşmaya başladılar...

Ve bugün geldiğimiz nokta; 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması... 

Kalkışanlar suçlu elbette... cezalarını da çekmeliler... 
ama,
FETÖcülerin kadrolaşmasına bunca yol verenler ??? Hele de böylesine kritik noktalara kadar yerleşebilmelerine zemin verenler????

Sorumluların hesap vermelerinden de, istifa etmelerinden de vaz geçtim çünkü bizim siyasi geleneğimizde yok böyle bir alışkanlık...

Halktan ne zaman özür dilenecek ??? 

AKP İktidarlarının, yasalara dahi uymayan bu ortaklığı yüzünden,  devlet kurumlarının böylesine keyfiyetle işgal edilmesinin karşılığında,  bunca yaşadıklarından sonra bu halk bir özürü bile hak etmiyor mu??

Madem ki demokrasiden yanayız... ve demokrasi zaferimizi kutlarken şık olmaz mıydı;
 " siz bizi seçmiştiniz ama biz size sormadan, sizden onay almadan FETÖcüleri iktidara ortak ettik ve başınıza bela ettik özür diliyoruz " deseler... ???








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder