Dayatmalar... deyince.....
İşaret parmağının sallanışı gelir gözlerimin önüne...
"sakın ha...." diye başlayıp tehditlerle devam eden öfkeli bir ses çarpar kulaklarıma...
Yüreğimin biryanını sıkıştırır başıma gelebileceklerin korkusu....
Korku belasına aklım bastırırken yüreğimin diğer yanının isyanını....
Düşünen hücrelerimin felç oluşunu hissederim ruhumun derinliklerinde....
Aslında bilirim.... tüm benliğimle... tüm hücrelerimle bilirim....
Bu bir kayboluşun başlangıcıdır....
Benliğimin tutsaklığının başlangıcıdır...
Benim yok oluş yolunda ilerlememdir...
Aslında bilirim....
Ben dur demedikce...
Bunun sonunda "dayatmalarda kayboluş" vardır...
Bir başkasının veya başkalarının hayatları vardır...
Ama benim benliğim... benim hayatım... benimgeleceğim.... kendi rızamla yitmiş gitmiştir...
Bilirim...
Ben kendi kişiliğim için...
Ben kendi varlığımın onuru için...
Ben kendi hayallerim için...
Ben kendi hayatım için...
Savaşmaktan korktukça...
Gelen... Geçen.... hayatımdan... kim olursa olsun...
Dayatmalarıyla beni ben yapan unsurlarımı parça parça benden alıp götürecekler...
Gün be gün beni öldürecekler...
Ve bir gün ben...
Ya mutsuzluğun ortasında karanlıklarda kalacağım...
Ya da dominant kişiliklerin gölgelerine aşık olarak yaşamaktan zevk alır olacağım....
Bilirim...
Sayısal çoğunluktur dayatmalarda kaybolanlar....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar.... kendi çocuklarına neden ayakkabı alamadıklarına kafa yormak yerine... patronun çocuklarının Amerikalarda... Avrupalarda... nasıl yaşadıkları ile öğünmeyi tercih ederler....
Bilirim...
Dayatmalarda kaybolanlar.... aylarca maaşını bile ödemeyen patronun karısına aldığı arabanın güzelliği ile öğünürler....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar... hesap sorma hakkı olduğu halde... hesap sormak yerine maaşlarını kendi cebinden ödediği milletvekilleri önünde ceket ilikleyip... biat ederler....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar... Bir yandan Allah'a inandıklarını söylerler ama öte yandan... güçlü gördükleri insanlardan öylesine korkarlar ki... Allah'ın emirlerini bile unuturlar ....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar.... neyin yanlış, neyin doğru olduğunu bile düşünmeye yanaşmaz.... Onlar sadece güçlü gördüklerinin ardına takılırlar... biat ederek...
Bilirim....
Dayatmalarda Kendisini Yaşatmayı Bilenler de vardır... sayıları az da olsa...
Bilirim....
Dayatmalarda Kendisini Yaşatmayı Bildiği gibi başkalarının da yaşamasının yolunu açanlar olduğunu.... sayıları az da olsa...
Bilirim....
Dayatmaların sonunu işte bu azınlıklar getirir.....
Tarihi de bu azınlıklar değiştirir...
Ellerinde bir sihirli değnek...
İnsanlık Onuru....
İşaret parmağının sallanışı gelir gözlerimin önüne...
"sakın ha...." diye başlayıp tehditlerle devam eden öfkeli bir ses çarpar kulaklarıma...
Yüreğimin biryanını sıkıştırır başıma gelebileceklerin korkusu....
Korku belasına aklım bastırırken yüreğimin diğer yanının isyanını....
Düşünen hücrelerimin felç oluşunu hissederim ruhumun derinliklerinde....
Aslında bilirim.... tüm benliğimle... tüm hücrelerimle bilirim....
Bu bir kayboluşun başlangıcıdır....
Benliğimin tutsaklığının başlangıcıdır...
Benim yok oluş yolunda ilerlememdir...
Aslında bilirim....
Ben dur demedikce...
Bunun sonunda "dayatmalarda kayboluş" vardır...
Bir başkasının veya başkalarının hayatları vardır...
Ama benim benliğim... benim hayatım... benimgeleceğim.... kendi rızamla yitmiş gitmiştir...
Bilirim...
Ben kendi kişiliğim için...
Ben kendi varlığımın onuru için...
Ben kendi hayallerim için...
Ben kendi hayatım için...
Savaşmaktan korktukça...
Gelen... Geçen.... hayatımdan... kim olursa olsun...
Dayatmalarıyla beni ben yapan unsurlarımı parça parça benden alıp götürecekler...
Gün be gün beni öldürecekler...
Ve bir gün ben...
Ya mutsuzluğun ortasında karanlıklarda kalacağım...
Ya da dominant kişiliklerin gölgelerine aşık olarak yaşamaktan zevk alır olacağım....
Bilirim...
Sayısal çoğunluktur dayatmalarda kaybolanlar....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar.... kendi çocuklarına neden ayakkabı alamadıklarına kafa yormak yerine... patronun çocuklarının Amerikalarda... Avrupalarda... nasıl yaşadıkları ile öğünmeyi tercih ederler....
Bilirim...
Dayatmalarda kaybolanlar.... aylarca maaşını bile ödemeyen patronun karısına aldığı arabanın güzelliği ile öğünürler....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar... hesap sorma hakkı olduğu halde... hesap sormak yerine maaşlarını kendi cebinden ödediği milletvekilleri önünde ceket ilikleyip... biat ederler....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar... Bir yandan Allah'a inandıklarını söylerler ama öte yandan... güçlü gördükleri insanlardan öylesine korkarlar ki... Allah'ın emirlerini bile unuturlar ....
Bilirim....
Dayatmalarda kaybolanlar.... neyin yanlış, neyin doğru olduğunu bile düşünmeye yanaşmaz.... Onlar sadece güçlü gördüklerinin ardına takılırlar... biat ederek...
Bilirim....
Dayatmalarda Kendisini Yaşatmayı Bilenler de vardır... sayıları az da olsa...
Bilirim....
Dayatmalarda Kendisini Yaşatmayı Bildiği gibi başkalarının da yaşamasının yolunu açanlar olduğunu.... sayıları az da olsa...
Bilirim....
Dayatmaların sonunu işte bu azınlıklar getirir.....
Tarihi de bu azınlıklar değiştirir...
Ellerinde bir sihirli değnek...
İnsanlık Onuru....
İnsanca bir hayat için "dayatmalar"ı kınıyorum! Dayatmalar kabullenilmiş bir çaresizlik haline gelmemelidir.
YanıtlaSilBence de...
Sil