18 Kas 2013

Kitaplı bloggerlara devam ediyoruz efem....(2)




Dün Hasan Saraç kitapları ile ilgili  düşüncelerimi yazmıştım....

Bugün Vladimir'in Derdi blogu yazarı Deniz Moralıgil  ile ilgili devam etmek istiyorum....

Deniz Moralıgil ilk kitabı olan Göge Falı'nı yayınlamadan önce de öyküleriyle defalarca ödüller almış ve blogu ilgiyle izlenen bir blog yazarı... Gölge Falı ardından, İzmir Kanguru Sanat Merkezi yazarlık bünyesinden çıkan “Aslolan Edebiyattır” Grubunun ilk Ortak Kitabı olan Aykırı Kuş kitabında da Deniz Moralıgil ‘in 4 güzel öyküsü de yer almakta…  




Deniz Moralıgil, Gölge Falı kitabına başlarken V. Paskov'un "İsimsiz Korkular Sözlüğü" nden bir alıntı koymuş:

".... Mazide kalmış kentleri, bir daha göremeyeceğin insanları unutmanın zamanı geldi. Sesini duyurmak istiyorsan, geçmişini tekrar etmekten vazgeç. Düşlerinde karşılaştığın hayallerinde yaşattığın kişileri anlat; ete kemiğe bürünmelerine, nefes almalarına izin ver."

ve kitabında yer alan öykülerinde de bunu uygulamış....

Resimlere öyküler bezemiş.... birbirinden çarpıcı gerçeklikte..... çok tanıdık... çok bildik...  ama bir o kadar da bizden uzak iç dünyalarla bezenmiş öyküler....

Şiirsel bir akıcılık  var büyük kısmıyla....  yazılamamış mektuplar dile gelmiş... insan ruhunun derinlerine saklanmış izlerin yüzeye vuruşu yansımış dize biçimli satırlarına...  isyan edilen, eziyeti çekilen tüm kötülüklerin ve zorlukların gölgesinde var olmaya çalışan düşler, umutlar işlenmiş ince ince bazen de gürüldeyerek, bazen bir şamar gibi.....

Gölge Falı kitabındaki  "Çilek" adlı kısa öyküsünü okuduğumda, bu öykünün kahramanının yaşadığı duyguların benzerini, kitabın içindeki  her bir hikayeyi okurken benim de yaşadığımı farkına varmak benim için ilginç bir deneyim oldu.  Tanıdık... bildik... çilek kokusu geliyor... bekliyorum çilek gelecek... ona dokunacağım.... ama çilek gelmeden yanımdan geçip gidiyor kokusu....

Gölge Falı, Deniz Morlaıgil'in ilk kitap deneyimi, ama duygu dolu bir yüreğin ve analizci bir beynin kurgularını taşıyan bir usta kalemin eseri....  Aynı yaşamlardaki farklılıkların, farklı yaşamlardaki aynılıkların ironilerinde devr-i hayat...    

Öylesine etkisi altına alıyor ki... kitabı elinizden bıraktıktan aylar sonra bile duyduğunuz / gördüğünüz bir kelime, bir görüntü bir yüz, bir eşya, bir koku... herhangi bir şey.... size onun hikayelerinden birisini anımsatıyor....  

Gururlanıyorum her anımsayışımda böyle bir blogdaşım olduğu için....  

Yeni kitaplarını büyük bir merakla bekliyorum.... 

Dün de belirttiğim gibi fazla uzun bir yazı olduğu için bölüp parçaladım .... bugün de burada bitiyorum...yarın yine devam edeceğiz...








1 yorum:

  1. Bu yazıyı bu kadar geç gördüğüm için üzüldüm. Yazdıklarımın olanca netliği ile size ulaşmasına çok sevindim. Resimlere yazdığım öyküler ile bloğumda başlayan yolculuğumun ilk adımlarından biriydi bu kitap. Yayınevi seçimi çok önemli ilk kitao için, malesef barındırdığı baskı hataları sebebi ile değer verdiğim bir çok insandan gizlemek zorunda kaldım bu kitabı ve her defasında içim ayrı bir cız etti. İleride yeni bir baskısını başka bir yayınevinden mutlaka çıkarmak istiyorum. Çok teşekkür ederim. Sevgiler.

    YanıtlaSil