Bir yılbaşı gecesi daha geçirdik...bütün dünyanın aynı anlamı yüklediği bir gece....
İşin gerçeği diğer gecelerden hiç bir farkı olmayan bir gece... tüm diğer geceler gibi sabaha gebe bir gece...
Tek farkı, 12 ay süren bir döngünün tamamlandığı ve yeni 12 aylık döngünün başlayacak olması ile kendisine yüklenen anlam ....
İşte bu nedenle, bir dünya dolusu insan aynı yeni döngüye umut ve hayallerini yayıyorsa... sevdikleriyle bir arada bir gece geçiriyorsa.... en azında bir gece tüm dünya pozitif enerji ile ışıldamaz mı???
Ama olmuyor işte.... insan evladı bir türlü kendisini mutsuz edecek bir şeyler bulabiliyor....
Kimisi Noel ve Yılbaşı gecesi olgusunun farkını bilmeyecek kadar cahil olduğundan....
Kimisi, pompalanan tüketim hastalığı nedeniyle yeterince veya istediği kadar alış-veriş edemediğinden...
Kimisi, görgüsüzlüğünden geceyi kendisine ve başkalarına zehir eder...
Kimisi magandalığından birilerini vurur... birilerini korkutur....birilerini taciz eder....ille de bir şeyler olur...
Oysa... şeker bayramı, kurban bayramı, noel, yılbaşı, paskalya, oruç zamanları, ülkelerin bağımzıslık günleri, kuruluş günleri, anneler günü, babalar günü, tuvalet günü, dağ taş bayır günleri... vs.... vs... vs.... hepsi sadece bir tek şey için... Yaşamın farkına varmak..yaşamı güzel kılmak için "farkına varmak"...
Aldığımız nefes, içtiğimizi su, yediğimiz lokma, kazandığımız her kuruş... umutlarımız... hayallerimiz... acılarımız... iyi-kötü... her şey... ama... her şey... bir paylaşımın parçası......
Evreni...dünyayı... doğayı... yaşamı paylaşıyoruz ....ve ... hiç tanımadığımız... varlığından bile haberimiz olmayan her hangi bir şey... bir gezegen... bir meteor... bir insan... bir böcek...bir virüs... bir bitki...bir rüzgar... bir ses....bizi her an etkiliyor tıpkı bizim onları etkilediğimiz gibi....
Bunun farkına gerçekten varabilsek.... gerçekten sevgiyle paylaşsak günlerimizi... gecelerimizi...aylarımız.... rüzgara salsak güzelliklerle süslü hayallerimizi.....hiç değilse böylesi günlerde....
Oysa biz ne yapıyoruz???
"Yaşam benim değil mi istediğimi yaparım" diyoruz.... bir türlü "biz" diyemiyoruz....
ama olsun...
ben her şeye rağmen seviyorum böyle günlerin ritüellerini.... umutlarıma sarılmayı... hayallerimin peşinde koşmayı seviyorum.... o yüzden her yılbaşı olduğu gibi bu yılbaşı gecesi de halen yaşıyor olduğum ve sevdiklerimle beraber yaşayabileceğim günlerin umudu ile coşan yaşam sevincimle beraber dans ettim durdum....
Sonra gece bitti.... ama dansımız halen devam ediyor.... son nefesime kadar da durmasın istiyorum....
ama biliyorum... bir süre sonra yorgunluktan dansım durma noktasına gelecek...
ve bir başka ritüelin müziği ile yeniden canlanacak yorulan yüreğim... yeniden kanatlanacak yorgun umut kuşum....
severim ben ritüelleri yaw.... var mı ötesi....???!!!
ben de severim ritüelleri yahu amaan :)
YanıtlaSilmutlu yıllar canım
di mi yaa...
Silsana da mutlu yıllar birtanem
"Ritüeller" belli bir zamandan sonra "Rutin" oluyor sanırsam..Onlarla yaşayıp gitmeyi biliyoruz işte biz aciz insanlar..
YanıtlaSilYılınız güzel geçsin..
sevgiler:)
benim için henüz rutin olmadı ama 3üncü çeyrek asır yaştan sonra ne olur bilemem:)))???!!
Silsizinde yılınız güzel geçsin...
çok güzel bir yazı hemfikirim sizinle tamamen elinize sağlık. ve tabii ki iyi seneler:)
YanıtlaSilsize de iyi seneler....
Silyok ötesi :))
YanıtlaSilyok di mi...olsa ne yazar di mi???.)))
Siltüm dünyanın pozitif enerjiyle ışıldaması gerekmez mi...Güçlü bir ışık olmalı,olmuştur, ama demek ki zulümlerin karanlığı karşısında zayıf kalıyor...Zulüm, Arapça'da karanlık demekmiş aynı zamanda...
YanıtlaSil"Önemli gün ve Haftalar" konusunun asıl amacının farkındalık olduğunu bana hatırlattın bu arada. Okuduğum iyi oldu bu yazını :)E, iyi yıllar o zaman!
dogrusun galiba...
Silsana da iyi yıllar olsunnn...