15 Kas 2012

Kan ile yaşamaya alışmışız bir kere...


"Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir."
diyor Vikipedi amcam...
Bizim de 30 yıldır ülkemizde yaşanan hiç de yabancı olmadığımız bir olgu...

"Kan davası, iki aile veya aşiret, kabile, köy, millet arasındaki öldürme silsilesi olarak tanımlanabilir. Kan davasında silsileyi başlatan, farklı bir ifadeyle ilk katil kim olursa olsun, katile karşı sürekli katil çıkar, yıllarca, onyıllarca silsile halinde sürer.
Kan davası,hukuk kuralları içinde cezalandırmayı kabul etmeyip, cezalandırmayı kendi elleriyle yapan kişilerin davasıdır. Namus ve töre cinayetleri ile karışıktır ve siyasal, mezhepsel, bölgesel kan davaları da vardır.
Kan davası kapsamında genellikle tek tek cinayetler işlense de, bazı bölgelerde kadın ve çocukların da içinde bulunduğu toplu kan davası cinayetleri görülmektedir. Bazı ülkelerin hukuk sistemlerinde idam cezası kaldırıldığından, bazen 12 yaşındaki çocuk bile kan davasının bir askeri olabilir."
diye tanımlıyor Vikipedi amcam...
Daha ana rahmine düşmemiş bir insan bile düşman sahibi. Ölmemek için öldürmeyi düşünerek... kalbinde sevgi yerine kin ve korku çiçekleri yetiştirerek büyüyor... Anne sütleri "haram" ediliyor karşı tarafın kanı dökülene kadar... 
Devletin mahkemelerine düştüklerinde bile, cinayet'in adı "töre cinayeti" ile yer değiştirip indirim alıyordu yakın tarihe kadar... 

"İdam veya ölüm cezası, devletler tarafından uygulanabilen en sert cezadır. Kişi idam cezasına çarptırıldığında, infaz, kişinin yaşamına kanuna uygun bir şekilde (çoğu zaman hapishanede) son verildiği zaman gerçekleşir. Tarihte, kanun suçlularının ve siyasi karşıtların idam edilmesi neredeyse bütün toplumlar tarafından suçu cezalandırmak ve siyasi ihtilafları bastırmak amacıyla kullanılmıştır.
İdam cezası, uygulandığı çoğu yerde, önceden tasarlanmış cinayet, casusluk, vatana ihanet veya askeri adalet kapsamında kullanılır. Birçok ülkede, uyuşturucu kaçakçılığı da kişiyi idam cezasına çarptırmaya yetecek bir suç sayılır. Çin'de, insan kaçakçılığı ve ciddi yolsuzluk davaları idam cezası ile sonuçlanabilir. Dünya çapındaki askeriyelerde, askeri mahkemeler korkaklık, firar, asilik ve ayaklanma gibi suçlarda idam cezasını uygulamıştır.
İdam cezası tartışmalı bir konudur. İdam cezasını destekleyenler, kişiyi suç işlemeden caydırdığını ve cinayet gibi bazı suçlarda hakedilen cezanın verildiğini iddia ediyorlar. İdam cezası karşıtları, ömür boyu hapis cezası ile caydırıcılık konusunda hiçbir farkı olmadığını, insan haklarını çiğnediğini, yanlış infazlara yol açtığını, azınlıkta olanlara ve fakirlere ayrımcılık yaptığını iddia ediyorlar.
DNA kanıtları idam davalarının çok azında mevcut olmasına rağmen, Amerika'da 1992 yılından bu yana, senede birden fazla kişinin beraat etmesine sebep olmuştur.[1] Birleşik Krallık'ta yakın zamanda yeniden gözden geçirilen davalar, 1950 ve 1953 yıllarında idam edilenler arasında, bir kişinin af edilmesi ve üç kişinin de beraati ile sonuçlanmıştır."
diyor Vikipedi amcam...
Bizim ülkemizde de uygulandı... " tarihimizin kara sayfaları" diye andığımız idamlar halen içimizi acıtıyor....

Ve dinimize göre:
 Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de suçsuz bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!.." (Maide, 32)

"Kim bir mü'mini kasdi olarak öldürürse, o kimsenin cezası Cehennem'de (ebedi) kalmaktır!.." (Nisa, 93)
Yani, çokluğun haksızlığı veya haklılığı söz konusu bile değil....Tek bir masum canın alınması bir toplumun bütününü öldürmüş olmak demek oluyor...
"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hür hür ile; köle köle ile, kadın kadın ile kısâs olunur. Öldürülenin velisi tarafından, öldüren lehine bir şey affolunursa (diyet için) yapılacak uygulama örfe göre normal olmalı ve en iyi bir şekilde ona ödenmelidir. Bu size Rabbınızdan bir kolaylık ve rahmettir. Artık bu hükümden sonra kim haddi aşarsa ona acı bir azap vardır. Sizin için kısasta hayat vardır, ey tam akıllı insanlar" (el-Bakara, 2/178-179).
Biz Tevrat’ta onlara şu hükümleri farz kılmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ile kısas yapılır. Yaralarda da kısas vardır. Fakat kim hakkından vazgeçerse, bu onun günahlarının affına bir sebeptir. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar, zâlimlerin ta kendileridir" (el-Mâide, 5/45).

Yani, tek bir insanın bile haksız yere öldürülmesini dinimiz kabul etmiyor ve haklı olunması halinde bile  "kısas" ın dozu aşılmasın diyor ama çok önemli de bir nokta koyuyor... Kısas hakkından vaz geçenin günahları bağışlanıyor...

"1.Size sorulmadığı sürece fikirlerini kimseye söylemeyin. 
2.İçinde bulunduğunuz sıkıntıları, mutlaka duymak isteyenler dışında kimseye açmayın. 
3.Bir başkasının evinde misafirseniz, ev sahibine saygılı olun veya daha işin başında oraya gitmeyin. 
4.Sizin kendi evinizdeki bir misafir sizi rencide eder, canınızı sıkarsa, siz de ona karşı zalimce davranın. 
5.Karşı cins sizi açıkça davet etmedikçe karşınızdaki insanı taciz etmeyin. 
6.Bir problemi çözüp, birinin derdine çare olmak gibi bir mesuliyetin haricinde size ait olmayan hiçbir işe burnunuzu sokmayın. 
7.Kendi emel ve arzularınızı gerçekleştirmede şayet sihrin gücünü kullanarak başarılı olduysanız mutlak surette sihrin hakkını verin. Onun gücünü kabul edin. 
8.Sizinle alakalı olmayan hiçbir şeyden şikâyette bulunmayın. 
9.Küçük çocuklara zarar vermeyin. 
10.Vahşi hayvanlara zarar vermeyin.
11.Açık yerlerde yürürken kimseye zarar vermeyin. Eğer birisi sizi rahatsız ederse ona, bunu yapmamasını söyleyin, eğer hâlâ buna devam ederse onu ortadan kaldırın."
diyor Lavey Satanistlerin İncili olarak kabul edilen  Şeytan'ın İncil'i kitabında...

Bugün idam cezası geri gelsin deniliyor....
Bugün "ölüm orucu"nda olan 600 küsür insan var....
Bugün Silivri'yi doldurmuş binlerce insan var,  belki de bir çoğunun idamlarını izleyeceğimiz....
Bütün bunlar haklı veya haksız... toplumları da birbirine kan davalı ediyor....  bütün bu olup bitenlerin gerçek nedenlerini bile bilmeyen... hiç bir sorun yaratmadan yaşam kavgasını sürdüren insanları bile hedefe oturtup kan davası yaratıyor...

Bir taraf "ölsünler" diyor... diğer taraf da "ölsünler" diyor...
Bir taraf öldürünce seviniyor diğer taraf ağlıyor...
Ama hepimiz "inan"larız....  
Hangi tarafa, kime, neye  "inan"larız???

Hz. İsa'dan bir örnek ile bitirmek istiyorum:

Hz. İsa’ya zina etmiş iddiasıyla bir kadın getirilir. Hz. İsa’dan kadını cezalandırması istenir. Burada amaç aslında Hz. İsa’yı sınamaktır. Çünkü kendinden önceki Nebi Hz. Musa’nın şeriatına göre zina eden kadının taşlanması gerekir. Diğer taraftan Hz. İsa sürekli merhameti, merhametli olmayı, iyiliği, iyilik yapmayı tavsiye etmektedir. Kadını taşlatsa kendi merhamet anlayışıyla örtüşmeyecek, taşlatmasa Hz. Musa’nın şeriatına ters düşecektir. Hz. İsa o esnada yere bir ayna çizer ve herkesin buraya bakmasını ister. Aynada insanların yapıp ettiği her şey, bütün günahlar apaçık görünmektedir. Hz. İsa yerinden kalkıp: “İlk taşı günahsız olan atsın.” der. Başını çevirip baktığında etrafında taş atacak hiç kimseyi bulamaz. Herkes aynada kendini görmüştür. Taş atabilecek bir tek günahsız kimse yoktur ortalıkta. Herkes bir taraflara kaçışmıştır.



7 yorum:

  1. Kaleminize sağlık. İlgiyle okudum.

    YanıtlaSil
  2. Bir yaşındaki bebeği kurşunlayarak, teammüden işlenen cürümün karşılığı, bebeğin annesinin içindeki yangıın idam bile olsa söndüremez. Fakat hukuk, kanun ve vicdanın gereği hiçbir suç, cinayet karşılıksız kalamaz. O annenin yerinde kim olrsa olsunbebek katilinin ve caninisinin paramparça, kıymık kıymık edileceği şüpesizdir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir annenin içindeki yangını ne idam ne de kendi eline verilecek bir jiletle kıymık kıymık etmek söndüremez... bir annenin içindeki yangının tek bir ilacı vardır o da Allah'a olan imandır.

      Sil

  3. Bir bakıma idam cezasını gerekli görüyorum..
    Bilhassa Norveçte 80-90 kişiyi öldüren ırkçı katiller için..
    Ama ceza serbest olsa kaç masum idam edilecek hesap edemiyorum
    Yada kaç nüfuslu kişi idam cezasını hak ettiği halde ceza almayacak..
    Düşünüyorumda idamla adalet nereye gelmiş ki?

    YanıtlaSil
  4. sorun burada işte... sistemler değil o sistemlerde yer alan insanların adalet anlayışları sorun....

    YanıtlaSil
  5. Malesef adalet anlayışı suçluların lehine çalışmakta. Peki mağdura adalet nerede..

    YanıtlaSil