Fırsat buldukça blogları dolaşmayı seviyorum ve bilirsiniz bazen tek bir cümle... hatta tek bir kelime ile bazı bloglar benim içimde bir şeyleri ateşliyor...
Bu gece uyku tutmadı ve bloguma bir uğradım... Bir yeni izleyicim gelmiş son baktığımdan bu yana.. Siyag bir logo... Garip geldi... Yaşlılıktan olsa gerek logoyu sadece kara bir kutu olarak gördüm... Tıkladım gittim bakmaya kim bu kapkara bir logo seçen diye...meğer kapkara değilmiş...ve...
Sherlock Holmes çıktı karşıma... Meşhur Sherlok Holmes'un ayrılmaz ve de yapışkan yardımcısuı Watson nickini kullanan bu yeni blogdaşım beni önce çok güldürdü...
Kendi kendime dedim... esrarengiz konular işleyen roman ve filmleri seven bir blogger olmalı...
Göz attıkça gülmem yerini keyifli bir gülümsemeye bıraktı... özellikle doctorsherLock ve sessiz gemi ile yorumlardaki karşılıklı yanıtlaşmalarından çok keyif aldım... düşünebiliyor musunuz Sherlock ve Watson sanal dünyada bile birbirlerini hemen bulmuşlar... aralarına da sessiz ama zeki gemimizi de almışlar...:))
Postalarındaki tarzı... yorumlara verdiği cevaplar....son dece güzeldi ve bakış açısı çok farklıydı...
Amma bir mim'e verdiği cevabı okurken...takıldım kaldım....
" Zihnimi bir çatı katı olarak düşünmeye çalışır, istediğim bilgiyle döşerim. Gereksiz bilgileri siler, gerekli bazı bilgileri de "rar" haline sokup sıkıştırırım ve genelde kendi cümlelerimle sonucu çatı katıma koyarım."
Şimdiki gençleri düşündüm... bizim gençliğimizi düşündüm... teknolojinin bu hızlı gelişimi ile yaşamlarımızın da ne kadar hızlı değiştiğini düşündüm....
Biz "rar" diye bir sözcükten habersiz... pembe, sarı plastik dosyaları görenimiz bile çok azdı...bizim büyüklerimiz ise karton dosyaları bile zor bilirdi.. bulsalar da kağıtları takmak için delgeç bulmakta zorlanırlardı...
Bu arada "kimi incelediğime dikkat etmeliyim, bir de o çıkarımları karşımdakine söylemek ya da kendime saklamak konusunda da dikkat etmeliyim, zira insanların istemediği şeyleri söyleyebiliyorum ve dayak yemek için daha çok gencim," sözlerine de takıldım...
Aklına estiği gibi konuşmak yerine, dayak yememek adına bile olsa (!) sözlerine dikkat etmeyi tercih etmesi de sanırım "rar"layabilmenin bir sonucu...:))
bizim karton dosyalarla biz "rar"layamıyorduk... o yüzden önüne gelen kulağımızı çekerek bir türlü "rar"lardı bizi.. köşedeki bakkal amca... yeşil evdeki börekçi teyze... falan... ama en çok da evdeki büyükler...:
ne diyeyim...c'est la vie ....işte....
Hoşgeldin aramıza düşüncelerini "rar"layabilen Watson...Sherlock Holmes keyifli bir blog olacak gibi.... merak etme ikide bir gelip gidip bizim zamanımızda falan demem.... sessizce okurum....:)
Bu kadar laftan sonra.... bu genç arkadaşımızı tanımak isterseniz buradan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder