Gecenin çok geç bir saati olmasına rağmen, sabahın köründe
dağıtılan gazeteleri ancak okuyabildim.. Hemen hepsinde günlerdir gündem aynı;
Kürtaj… O bunu dedi.. Bu şunu dedi… Herkes bir şey söylüyor… Hangisi doğru
bilmiyorum… Hangi tezi okusan o doğru gibi… Üç çocuk.. Yok beş olsun
derken şimdi de kürtaj…
Çayımı içerken kafama takılıyor… gözle görülemeyecek kadar küçük
sayısız sperm içinden bir tanesi…. Anne rahminde bir can oluşumuna sebep
oluyor.. Bir mucize… Muhteşem bir mucize… Bir anne için, doğanın
mucizesinin karnında büyümesini, şekillenmesini hissetmek… Doğurmak ve bu
mucizeyi kucağına almak… Bir can yaratmışçasına tanrıçalaşmak…
Hamile olduğumu öğrendiğimde, bütün bu tapınılası güzel duyguları
yaşamaktan kaçınıyorsam.. hatta korkuyorsam.. Mutluluk hayalleri içinde
kendimden geçmek yerine kâbuslarla yaşamaya başlamışsam… Bunun bir nedeni
olmalı…
Öğretilerimiz vardır, bilincimize kazılmış. ‘Bir can almak demek,
katil olmak demek’ diye… bir cana kıymak demek kötü insan olmak demek… diye…
O kürtaj masasına giderken, o can’ın her bir parçası kazınılarak
alınırken, daha rahminden çıkmadan büyür…ağırlaşır… ağırlıkların en büyüğü olur
vicdanında ve yüreğinde…
Olmadık anda aklına gelir ‘yaşasaydı şimdi …’ diye düşünürsün…
Yetersiz de olsa, tek tesellin budur… Daha kötüsünü yaşatmamak ve yaşamamak
adınadır, kendi parçan olan içindeki şekil bulmamış cana kıyışın… Tıpkı
ötenazi gibi canını acıtır karar verirken de, kararınla yaşarken de… Kimselere
anlatamadığın, tanımlayamadığın bir azaptır… öylesine yaşarsın onunla..
Unutamadan… Mezarı olmayan evladının, senin kendi ayaklarınla gidip yattığın o
soğuk ve ürkütücü kürtaj masasında senin işbirliğinle, parçalanarak
öldürülmesinin yasını tutarsın için için bir yaşam boyu…
O, henüz var olmuş, henüz şekil bulmamış can’ın da hakkıdır
yaşamak… Bilirsin… Bunu bilmemek olası mıdır?
İçim sıkılıyor.. düşünmek istemiyorum.. Yerimden kalkınca
düşüncelerim de çay bardağımla beraber masada kalacakmış gibi salona gidiyorum…
Pencereden caddeye bakıyorum… Sokak
halen kalabalık.. Bilinçsizce gözlerim o’nu arıyor.. İşte yine orada… Birkaç
gecedir görüyorum bu delikanlıyı.. Temiz yüzlü.. yine sermiş kuytuya kartonu
uzanmış üzerine uyuyor… Kim bilir nedir hikâyesi… Bu gece bir battaniye var
üzerinde… belli acıyan birileri vermiş.. O da yaşıyor işte, eğer yaşamak
denilen buysa..
Daha fazla bakmak istemiyorum.. içim daha fazla acıyor… Görmemek..
hep yapmaya çalıştığımız bu değil mi? Mutfağıma doğru gidiyorum tekrar…
O, henüz var olmuş, henüz şekil bulmamış can’ın da hakkıdır
yaşamak.. Annesinin sevgi dolu göğsünden beslenerek.. babasının güven dolu
ellerinden tutarak..ve zengin olma becerisi/olanağı olmasa bile devletinin
sağladığı güvenceler ve refah sayesinde, güven içerisinde insanca
yaşamak..
Daha ilk aldığı nefeste… cehalete, yokluklara veya çaresizliklere
kurban edilmek…
Bir can'a, yaşamak hakkı olarak layık görülen olabilir
mi?
Belki, bir gün şans güler yüzüne diyerek… Şans yüzüne gülse
yaşananlar unutulur mu? Daha bebecikten açılan yaralar iyileşir mi? vicdanlar
huzur bulur mu?
Bir çay daha dolduruyorum kendime… gazeteler halen masamda
duruyorlar.. Başlıkları gözüme batıyor yine…
Çoktan dünyaya gelmişlerin yaşamlarından kesitler dolu olan başlıklar..
vahşilikleri yumuşatılarak, magazinleştirilmiş olduğu halde tüyleri diken diken
eden başlıklar.. itiyorum gazeteleri öteye doğru..
Dünyanın içinde olduğu bu kadar büyük ekonomik ve sosyal krizler
varken, komşularımızda ve ülkemizde bu kadar çok sorun yaşanırken... Ötekileştirmelere
bir tane daha ötekileştirme ekleneceği, mevcut ötekileştirmeleri
derinleştireceği bilinirken...
Benim doğurganlığım, adım adım gündemin tepesine neden taşındı ki?
Cevapları olmuyor işte.. hangi pencereden baksam olmuyor...
Ben bunu biliyorsam…
Beni korumak ve yarınların endişem olmamasını sağlamakla görevli
olan hükümetim.. devletim… milletvekillerim.. daha alâsını bilmezler mi?
Elbette bilirler…
Biz bu gündemlerle meşgulken ve kanıksatılmak istenenleri konuşa
duya kanıksarken… kürtaj yasağı yasalarda
yerini alırken… arka planda sessiz sedasız başka şeyler daha mı kanıksatılıyor..
geliştiriliyor… dikkatlerimizden kaçırılmak istenen…. Bir taşla, birkaç kuş
vurmak gibi?
diye düşündürtüyorlar bana…
Olası, 3üncü dünya savaşına nefer yetiştirmek lazım galiba...diye
düşünmeyi tercih ediyorum.. Aklıma gelen tüm diğer olasılıkları düşündüğümde… Vücudumun
tüm hücreleri doğru olmadığını haykırırken… Çünkü beynimin en tembel gri hücresi
bile savaşların kalabalıklarla değil, akıllı stratejilerle ve bilimle
kazanılacağını söylüyor…
Üstelik biz, beyin gücü sayesinde ayağı çıplak bir avuç insan ile,
savaşların göğüs göğüse olduğu dönemlerde, Çanakkale ve Kurtuluş savaşları
destanlarını daha dün yazmış bir milletiz…
Sayıda kalabalık yerine niteliği yüksek bireyler gerek… Olası
3üncü dünya savaşı için…
Kalabalıklar, kuru gürültüde kalır eğer bilimden uzaklarsa…
Ama belli hükümetler beyni çalışanları içine alırken, hacker
denilen digital dünya anarşistlerinden devlet için ordular yaratırken..
benim devletim beyni olanları, düşünebildikleri için cezaevlerine tıkıyor,
korkutarak sindiriyorsa… Kendisine
düşünmeden biat eden kuru kalabalık neferlerden medet umuyorsa… bu çağda…
Biz zaten kaybetmişiz.. bari kürtaj olayım da doğmamış çocuğum da
bunları yaşamasın.. Günahkar olan da, katil olan da ben olayım...beni bu duruma düşürenler olsun... doğurduklarımı korumak için çok geç artık.. ama hiç değilse doğmamış olanı koruyayım...
Yatmaya gidiyorum.. sabah olduğunda..hem özelimde, hem ülkemin
genelinde nelerle karşılaşacağımın endişeleriyle….
Ne güzel yazmışsınız. Yüreğinize sağlık demek istiyorum sadece.
YanıtlaSilteşekkür ederim..:)
SilHükümet ya da bu devlet bu konuya karıştığı için değil ama ben de şahsım adına kürtaja karşıyım.. Rabbim bu karar için düşünecek duruma getirmesin ama yapmam.. Yapmamayı yeğlerim..
YanıtlaSilKesin konuşmak haddime değil ama bir cana kıymak.. Yaşayacağı ne olursa olsun.. Bu dünya da en büyük acıları yaşayan nice insanlar gelmiş geçmiş.. En başta peygamberimiz anasız babasız en yakınları can düşmanı..
Bence çekeceği ne olursa olsun her canlının yaşama hakkı vardır.. Hangimiz tas tamamız ki? sağlığı olanın parası yok, parası olanın sağlığı yok, yada her ikisi olanın huzuru yok.. Zaten bu dünya imtihan dünyası değil mi? Her kes kendi çizgisinden ilerler.. Bu gün yaşam şartları ala olan bir ailenin bebeğinin yarın beş parasız kalmayacağı ne malum ki..
Bir de bu dünyada doğum kontrol denen tonlarca yöntem var, insanlar yaşayacağı 5 dakikalık zevk uğruna bir canı önce yüklenip sonra yine 5 dakikada ondan kurtuluyorlar.. Tecavüz madurları için bir şey diyemem ama onun içinde yöntem var! Burda açıklamak ne kadar doğru ama ertesi gün yöntemleri adında bu duruma düşmemek adına geliştirilmiş nice yöntemler var... Yani bu olay olup üstüne göz yumup da iki ay sonra içimizde bir canlı yaşama tutunmaya çalışırken bunu yapmak canice...
bir can'a kıymak, bedeli ne olursa olsun olmamasıı gerekendir ve tüm kutsal kitaplarımız 'öldürme' der...öldürmeyi yasaklar...
Silama haytımda bir şeyi öğrendim asla 'olmaz' dememk gerek asla 'yapmam' dememek gerek.. çünkü her şey insanlar için.. Allah o noktaya getirmesin kimseyi..
bazen kendin adına vermezsin kararlarını, bazen ise senin kararına da bırakmazlar...
Doğum kontrol yöntemleri, ertesi gün olgusu dahil %100 korumuyor. Tecavüzlerin büyük çoğunluğu aile içindekiler tarafından yapılıyor ve ertesi günü korunması gerçekleşemiyor.
Allah esirgesin ama şöyle bir soru sorayım sana dünyanın gerçeklerinden. Ve ülkemizin oranlarının 'yüksek' olan ülkelerden olarak sayılması nedeniyle..ülkemizin de en önemli gerçek sorunlarından olması sebebiyle:
eğer babandan ve/ya amcandan ve/ya dayından ve/ya ağbinden hamile kalsaydın? bunlardan bir veya birden fazlası değişik anlarda seni kendileriyle olmaya zorlamış olsaladı? hele de yaşın 12-15 arası olsaydı?
başka bir şey demeyeceğim.. bu ülkemizin gerçeklerinden.. bu konularda yazmak ağır geliyor.. gazeteci usulü yumuşak geçmeye çalışıyorum..
ama gözünü seveyim olmay-yapmam deme.. çünkü kınadığın olgu bir türlü başına gelir.. ama seni ama evlatların yaşar derler..
bende karsıyım ama tecavuz edılen bırısının o cocuğu doğurmasınada karsıyım.
YanıtlaSilbu arada mımledım senı:)
ben de hayırdır biricit bu ara gelmedi mim vermeye diyordum..:) birazdan alırım.. ama cevap pazar günü..:)
Silson noktayı koymuşsun bence. Bende beklerim.
YanıtlaSilGörüşmek üzere
www.bakbuharika.blogspot.com
hoşgeldin.. gelirim iade-i ziyarete...:)
Silhımm ben kürtaj, hamilelik ya da doğum gibi şeyler yaşamadığım için bu konuda kişi neler hisseder bilemem karşıdan konuşmak kolay oluyor bazen ama sende bahsetmişsin zaten bu konu bu kadar büyütüldü bütün manşetleri sosyal medyayı meşgul etti altında elbet bir şey arıyorum..
YanıtlaSil