16 May 2012

Engellileri Engelleyen Engelliler...


Konuşmasını hazırlamak için oturmuştu. Başkalarının hazırladığı metinleri okumayı sevmezdi. O yüzden tüm konuşmalarının metinlerini kendisi hazırlardı. Bu akşam da el ayak çekildikten sonra kahvesini de alıp geçmişti masasının başına… Beyninde düşünceleri dans ediyordu ama bir türlü kağıda yazılacak cümlelere şekil veremiyordu..  İçinden gelenleri söyleyebilmek isterdi.. o kürsüye çıkıp ‘Bizler insan olduğunu iddia eden ama insanlıktan uzak düşmüş yaratıklarız.  Bugün burada söylediğimiz her şey bir kandırmaca. İnanmayın’ demek isterdi… Ama diyemezdi…Konumu buna izin vermezdi..Pes edemezdi.. Havluyu atıp gidemezdi..


Bir kahve daha alıp döndüğünde hemen oturmadı, kahvesini yudumlayarak odanın içinde dolanmaya başladı. Bu tip günlerde yaptığı konuşmalar ne kadar alkışlanırsa alkışlansın içinde hep suçluluk hissederdi. Azınlıklar haklarını almak için gereken kamuoyunu yaratmadıkça, ağızlarına birer parmak bal çalınıp,hep yok sayılacaklar.. diye düşündü.. Demokrasinin azınlıkları koruyan bir sistem olduğu söylenir dururdu ama insanların bencillikleri ile idare olunan bir demokrasinin de diğer yönetim şekillerinden bir farkı olmuyordu.

Engelliler haftası için bir konuşma hazırlamak zorundaydı. Yarına hazır olmalıydı.. Günlerdir düşünüyordu ama onlara söyleyeceği süslü lafların onlara bir yararı olmadığını bilmekten rahatsız oluyordu. Göstermelik kutlamalar… diye düşündü.. Yılda bir hafta hatırlayıp üç beş etkinlikle kandırmak… Bazen insan olmaktan utanıyordu…
Sonra ani bir kararla bardağını masanın üzerine gürültüyle bırakıp sandalyesine oturdu masaya doğru ses çıkartmasına aldırmadan çekiştirdi ve bir liste hazırlamaya başladı konuşma yerine.

1.Yollar yapıyoruz fiziksel engellilerin varlığını yok sayarak.  Adeta 'engellilerin yollarda ne işi var, evlerinde otursunlar 'dercesine yapıyoruz yollarımızı da kaldırımlarımızı da. Yetmiyor bir de arabaların park etmesini önlemek için mantarlarla dolduruyoruz.. ne bir tekerlekli sandalye geçebilir ne de bir görme engelli rahat geçebilir.. Mantar koymazsak zaten arabalar park etmiş olur sonuç değişmez.
2. Geçitler yapıyoruz yollara ama merdivenlerden engelsizler bile çıkarken zorlanıyor
3.Yaptığımız evlerde bir engellinin yaşayabileceğini hiç düşünmüyoruz. Evlerin, dairelerin girişleri, çıkışları , banyoları hep sağlıklı insanlara göre planlanıyor. Hatta bazı mimarlar görsellik adına gereksiz basamaklar bile yerleştiriyorlar evin içerisine, bahçeye, apartman girişine... Ancak engellinin kendisi ve ailesinin belli bir maddi gücü olacak ve kendi evini yaptıracak ki, kendi evinde özgür olabilsin, kendi başına içeri-dışarı dolaşabilsin..
4. Marketler yapıyoruz, hiç düşünmeden bir engellinin tekerlekli sandalyesi ile gelip alış veriş etmeye ihtiyaç duyabileceğini..veya bir görme engellinin....
5. Kafeler, barlar, lokantalar yapıyoruz ama masaların arasında bir tekerlekli sandalye geçecek mesafe bırakmak aklımızın ucundan geçmiyor. Mekâna ne kadar çok masa koyarsak daha çok müşteri oturtabileceğimizin ötesini düşünmüyoruz.
6. Devlete ait binalarda bile vatandaş olarak düşünmediğimizden olsa gerek, engellilerin rahatlıkla dolaşıp işlerini halledebilecekleri bir düzenimiz yok. Önce üst katta imzalatın dendiğinde kim çıkartacak tekerlekli sandalyesiyle, bastonuyla gelen insanı o merdivenlerden düşünen yok…
7.Yürüme engelli olmanın ötesinde senden benden farkı olmayan bir insanı sırf tekerlekli sandalyede olduğu için başvurusunu bile kabul etmeyerek, beni-seni işe alıyoruz bütün gün masa başında/ bir bilgisayarda  yapılacak, ayak değil beyin isteyen işler için..değil ki görme veya duyma engellileri alalım…
8. Tiyatro, sinema, konser salonlarımız, spor salonlarımız yapılırken de aynı sorun var..
9. metrolara giriş çıkışlar, otobüsler… hep aynı sorun… 
10. Engelli otoparkları var bir sürü tesisin ama tesisin kendisinde engellinin dolaşabilmesi olanaksız..
11. Biz her şeyi uygun olsa dahi, özürlü olanları işe almak istemeyiz.. 
12.Ama biz bir ülkenin tüm vatandaşlarının eşit olduğunu iddia ederiz...engellilerin oylarını da isteriz..


Bütün bunlar ve tüm diğer fiziksel şehirleşme ve sosyal etkinliklerimizi düzenlerken her daim yok saymışız engellileri. Üç beş numunelik uygulamalar da adeta dalga geçer gibi..


Kısacası, engellilere diyoruz ki; 
Sizler azınlık olduğunuz için biz sizleri yok olarak kabul ediyoruz. Oturun bir odada tecrit vaziyette. Bir yakınınız sizin için gereken hizmeti ve alış-verişinizi yapsın. Arada sırada dışarı çıkartıp uygun bir yerde size hava aldırsın.  Bir yakınınız yoksa bir bakıcı kiralayın. Ya da bir bakım evine yerleşin.

Bunu derken aslında engellilere diyoruz ki ‘Eğer zengin ve kalabalık bir aileniz yoksa ölün’

Devlet,, 18 yaşını doldurmuş olan  %40-%69 özürlü olanlara tüm ilaveleriyle aylık  212 TL, %70 ve üzeri için aylık 329 TL maaş ödüyor… Özürlü bakım destek parası ise, kira-elektrik-su gibi olmazsa olmaz ödemelerinizden sonra çocuğunuza harcamak için elinizde 97 TL altında para kaldığını ispatlamanız halinde Devlet Baba size 185.34 TL özürlüğü yakını  olarak aylık bağlıyor.

Diyelim ki çalışmak zorundasınız ve evde özürlü çocuğunuz için ilgilenecek kimse yok, bir bakıcı tutmak zorundasınız. Hangi bakıcı, aylık 185.34 TL ücret almayı kabul ederek gelir de çocuğunuza bakar?

İşten ayrıldınız çocuğunuza baktınız ve ispatladınız ağır özürlü ve başka geliriniz yok… o zaman da 521,89 TL alırsınız çocuğunuzun evde bakım parası olarak ama o zaman da özürlü yakını aylığınız kesilir çünkü çocuğunuza devlet para veriyor ve bu aylık 97 TL den fazla… diğer çocuklarınız varsa onlar ne olacak? kiranızı falan kim ödeyecek? Yalnız anne olarak bu işin altından kalkamazsınız.  Böyle  bir yükle evlenecek koca da bulamazsınız…

İyi ihtimali düşünelim… yalnız anne değilsiniz.. çocuğunuzun babası da var ama asgari ücretli bir işçi… çok mu değişiyor şartlarınız?

Toplum olarak ağzımızı açtığımızda, işkenceye ve her türlü şiddete karşı durmak gerekir deriz ama sonra yaptığımız en modern AVM lerde, çarşılarda, pazarlarda, salonlarda, binalarda, yollarda, tesislerde,konserlerde.. her şeyde..engellileri unutarak onlara işkencelerin en adisini uygularız..

Keşke, doğumda,  kazada veya hasatlıktan dolayı engelli kalan bir insanı, ilk anda öldürsek daha iyi ederiz. Öldürmekle, her gün işkence etmekten daha hayırlı bir iş yapmış oluruz..

Şu anda, Türkiye nüfusunun  % 12,29 una işkence ediyoruz… Hem de hiç acımadan… Hiç düşünmeden.. Hiç hatırlamadan…onların varlıklarını…sadece yok sayarak...

Yazmasını bitirmişti... İçinden gelenleri yazmıştı… Gerindi sandalyesine sırtını yaslayarak… Sonra kalktı usulca… Odasının lambasını söndürdü… Yatak odasına doğru giderken biliyordu aslında, sabahleyin bu yazdıklarını okumak yerine bambaşka sözler söyleyeceğini... bir kez daha, vicdanını kandırmaya çalışmıştı işte….


Türkiye'de engelliler...


Londra'da Özürlüler 'eşitlik' kampanyası başlatmışlar... 
benim hoşuma gitti...izlemek isterseniz...



İşitme ve görme engellilerden muhteşem bir 
performans ve çalışmalarından görüntüler
(büyük ekran seyretmeniz tavsiyem)




engellilere de , engelsizlere de engel olan, 
beyinlerdeki engellerin bir an önce kalkması dileklerimle...









18 yorum:

  1. Hayat parası olana kolay her zamanki gibi. Bazen görüyoruz, özürlü çocuğunu yok bir yere bağlamış, yok şöyle yapmış. Yaptığı belki cahillik, belki artık tükenmiş tahammülün sonucu. Ama bir nedenide maalesef parasızlık.
    Yeni yeni okullara rampa yapıldı. Kaldırmlara bir çöp kutusu için bile yer ayrılıyor bu memlekette. Ama insan düşünülmüyor. Yaşamadan anlamıyoruz. Anlaşılmıyor. Ama reklamda denildiği gibi, engellinin yanındakini anlayabiliriz bir nebzede olsa. Çünkü bir anne babayız, yada kardeşiz değil mi?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maalesef haklısın.. Yaşamadan anlamıyoruz.. ama anlamamız da gerekmiyor. Bu insanlar var ise, onların da tüm diğer vatandaşlar gibi yaşamaları için gereken şartlara sahip olma hakları var. Çünkü yasalar bunu diyor, dinler bunu diyor...Onların ellerinden yaşam haklarını alarak tecrit etmek yetmezmiş gibi ailelerini de çaresizliğe sürüklemeye hakkımız olduğun yazan veya söyleyen hiç bir yasa veya din söylemi olmadığı gibi insan da yok.. O halde nasıl oluyor da bu insanlar böyle bir durumda kalıyorlar.. ???

      Sil
    2. Öyle çok neden sayılır ki.. Ama çözüm getirir mi? Hayır. Farkındayız ama elle tutulur birşey yapılmıyor.

      Sil
    3. maalesef her şeyde olduğu gibi...

      Sil
  2. Ne kadar haklı bir yazı. Keşke beynimizdeki engelleri kaldırmaya güç yetse, o zaman dünya nasıl da yaşanabilir bir yer olurdu hepimiz için... Videoları seyretmeyi çok isterdim :( işyerinde ona da "engel" var!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. keşke... videoları bir fırsatta seyretmeni tavsiye ederim.. gösteriyi çok beğeniyorm.. hatta bir kere daha yayınlamıştım gösteri videolarından ilk olanı...

      Sil
  3. Tanrımm! Beni ağlattın Dayatılanla Yaşayan.. Böyle bir yazı yazdığın için tüm kalbimle teşekkür ederim..

    Hayatım boyunca devletin ve mimarların bana işkence ettiğini düşündüm durdum, sonra düşünmekten vazgeçtim..

    Hep yalnız olduğumu düşünürdüm.. Yalnız olmalıydım ki çevrede benden başka tekerlekli sandalyede bir kişiye bile rastlamamış ve bize göre düzenlenen bir yapı görmemiştim.. Sonra yalnız olmadığımı fakat yok sayıldığımızı, bedenlerimizin içine hapsedildiğimizi anladım..

    Bir kere bile sinemaya gidemedim nasıl özeniyorum bir bilsen.. Alışverişi bırak, daha merdivenler nedeniyle evimden çıkıp canımın istediği gibi dışarıda dolaşamıyorum.. İki üç ayda bir gün dışarı çıkabiliyorum ancak o da sabun köpüğü gibi bitiveriyor hiç doyamadan.. Lanet olsun lise sınavına bile giremedim bir de dışarıdan bitirme hayalleri kuruyorum..

    Kaza geçirdiğimde üç kere kalbim durmuş fakat inatçı doktorlarım beni yaşatmışlar. Bunu öğrenince doktor olmak istedim çünkü bir insanın ölü gibi yaşamasına izin vermenin yanlış olduğuna inandım.. Onlara çok kızmıştım. Bile bile beni yaşatmışlardı. Fakat büyüdükçe yanlış düşündüğümü anladım tabii.

    Hayır, ne dünyada ne de bu ülkede hangi ad altında olursa olsun eşitliğin olduğuna inanmıyorum...

    Engeller yalnızca bu engelleri ortada bırakanların, göz yumanların, görmezden gelenlerin kafasındadır...

    Sevgiler, Dayatılanla Yaşayan iyi ki varsın...

    YanıtlaSil
  4. Keşke yapabilsem bir şeyler... sana verecek cevabım yok.. insan olamadığımdan utanıyorum senin karşında..
    bir kampanya düşünür dururum yıllardır.. yazının altındaki Londra kampanyası gibi..kendileriyle de yazışıp dururum uzun zamandır ama bak.. halen bir şey yaptığım yok.. taraftar bulamadım benimle beraber hareket edecek.. blog dostlukları üzerinden belki bir sanal kampanya yapabilirz diye düşünüyorum süreç içerisinde..

    özür dilerim, senden ve tüm diğer engellilerden..
    özür dilerim sessiz gemi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O ne kelime bir daha duymayayım elbette insansın.. En azından anlıyor ve çaba gösteriyorsun başkaları gibi değilsin..

      Umarım başarılı olursun ve hayır aslında başarılı oluruz demeliyim, tüm kalbimle diliyorum..

      Sil
    2. insanız elbette ama yeterli değiliz bunu kastediyorum.. teşekkürler .. elbette deneyeceğiz.. denemeye devam edeceğiz..

      Sil
  5. uygarlık düzeyi,insanlık düzeyi, çoğunluktan farklı olanlara karşı gösterilen tavırda kendini gösterir. ne yazık ki ülkemiz pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da berbat.. sevgili sessiz gemi! sadece engelliler değil farklı olan tüm insanlara acı çektiriliyor ne yazık ki..etnik kimlikte,inançta,düşüncede çoğunluktan farklı olanlar benzer acılara maruz kalıyor..bir teselli değil tabiki bu. ama işte yaşadığımız ülkenin gerçekliği..yapılacak şey, daha güzel bir dünya yaratmak için çabalayan insanlara destek olmak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler.. daha çok çaba.. daha çok çaba..

      Sil
  6. Bizim yöneticilerimiz odun bunları düşünecek kadar ince insanlar değil. Yeni yapılan kaldırımlarda dahi engelli geçiş rampaları yok, insanlar sokağa çıksın deniyor nasıl çıksın!! İçimden sövmek geliyor ama yapmicam engel olacağım kendime! Yazıklar olsun insanları evlere hapsediyoruz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazıklar olsun... katılıyorum bu sözüne..

      Sil
  7. ben özel eğitim dersi veriyorum bu nedenle yazılarını sınıfımda öğrencilere okumak isterim daha öncede öykü şeklinde bir yazın vardı.

    kendim yazma konusunda çok iyi değilim hem diğeri gerçek bir hikaye idi. izin verirsen bu iki yazını kullanabilir miyim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sorman gereksiz.. eğer sen çocuklara faydası olacağına inanıyorsan.. ancak sevinirim böyle bir şeye.

      teşekkür ederim değer verdiğin için.

      Sil
    2. ben her zaman bloglarda edindiğim bazı bilgileri farklı olayları sınıfta paylaşırım örnek veririm aklımda kalanları anlatırım. ama senin tüm yazını kopyalayıp okuyacağım için iznini almak istedim. sonuçta senin emeğin ve paylaşımın:)

      ben teşekkür ederim:)

      Sil
    3. tekrar teşekkürler..

      Sil