Yapayalnız..
Hani anıtlar vardır en kalabalık meydanlara dikilmiş…Herkes etraflarında dolaşır, ilk görüldüğünde uzun uzun bakıp da yorumlar yapılan, sonrasında ise göz ucuyla bir bakıp da görülmeyen.. varlığı bile umursanmayan... O hep oradadır..mevsimler geçer gider, yıllar geçer gider… O yine oradadır…biraz daha görüntüsü eskimiş ama orada..dimdik ilk günkü gibi.. Hep ama hep tek başına… hep orada olmasının kanıksanmışlığı içerisinde yapayalnız, izler meydanda olup bitenleri.. Başka şansı da yoktur zaten..istese de terk edemez o meydanı.. O kadar tek başına o kadar yalnızdır ki, mola vermek için omuzuna, başına konan kuşların şakıması ile, sineklerin vızıltısı ile, çocukların attığı taşların vücüduna vurmasıyla yalnızlığını giderebilmeyi bile özler… orada öylece dikilip dakikalardır bekleyen adamın gerginliğinde, sigara izmaritini ayaklarının dibine atan gencin vurdum duymazlığında, çiçekçi kadının çığırtılarında gidermeye çalışır yalnızlığını..bilir ne tek başınalığı ne de yalnızlığı tükenecektir ta ki birileri onu yıkana dek..ama her şeye rağmen dimdik durur öylece..duyguları yansımadan yüzüne..o güçlüdür..o yüzden ‘anıt’ olmuştur..o yüzden efsanelerin konusudur..
İşte öylesine yalnız hissediyorum kendimi kalabalıkların içinde…saydam bir kafesin içerisindeyim, her tarafı kapalı.. …dışarıda bambaşka bir dünya var beni kendilerinden sanan…bana yakın olduğu kadar da uzaklarda olan, duvarlarımı göremeyen.. Oysa ben orada olup biten her şeyi görüyorum..izliyorum..dinliyorum..hissediyorum ama aramızdaki duvar o denli güçlü ki yıkıp da çıkamıyorum.. Onlar ise, hiç göremediler benim, duvarlarımı tırnaklarken parmaklarımı kanatışımı, hiç duyamadılar o duvarlar ardındaki haykırışlarımı, hiç umursamadılar yalvarışlarımı, hiç tanımaya, sevmeye çalışmadılar beni duvarlarımdan geçip de… geçmeyi de denemediler … Biliyorum, aslında bunlar benim beynimin ördüğü görünmez duvarlar… Beynime anlatmaya çalışıyor kalbim..’’ben oraya aitim - yapayalnız kalamam. - benim cinsimin natürüne aykırı indir şu duvarları’’ diye..ama olmuyor işte… yalnızlığımı gidermeye çalışıyorum şiirlerin mısralarında, romanların kelamlarında…öfkemin çaresizliğinde, yalanların labirentinde …ama olmuyor işte.. yetmiyor işte.. özlüyor yüreğim dost sıcaklığını, bir kalbin benimkiyle beraber atışını, başımı dayayıp da ağlayabileceğim bir omuzu, sırtımı yaslayıp da dimdik durabileceğim bir aileyi.. hani şu filmlerdeki gibi.. romanlardaki gibi.. ama ‘her deneyişinde olmadı, beceremedin’ diyor beynim.. Elimi uzatsam sanki yakalayabileceğim.. ama ancak hayallerimde olduğunu biliyorum..
Bazen düşünüyorum.. tek başına olsaydım bir gün bulacağım umudum olurdu kalabalığı..ama kalabalıktan ürküp yalnızlığa bir kez sığındın mıydı.….
Yanına gidiyorum meydandaki anıtın..o kadar büyük ki dizlerine zor erişebiliyor boyum..başımı göğe doğru kaldırıyorum yüzünü görmek için..öyle bakıyor bana tepeden..ne istiyorsun der gibi geliyor bana bakışları..gözlerimle soruyorum ‘nasıl beceriyorsun böyle dimdik kalmayı bunca yalnızlığa karşı?’ diye ..gözlerinde anlayamadığım bir dalgalanma oluyor sonra belli belirsiz gülümseme gözlerinde yanıtlıyor sessizce....’tercihlerimi yaparken olası sonuçlarına da kendimi hazırladım..ya sen?’
Merhaba,
YanıtlaSilSanatçılar genellikle farklı ve kapalı yazarlar. Bu yazınız da açık gibi görünmesine rağmen sanatçı izlerini taşıyor.
Not:
"Benim Mesleğim" başlıklı yazım için yazdığınız öykü denemesini Damla'da yayınladım. Tekrar teşekkür ederim.
Hayırlı günler dileğiyle.
Hocam çok teşekkürler, hem yorumlarınız için hem de Damla'da yayınlamaya değer bulduğunuz için hikaye denemesini..öğretmenlik hep bir adım öne taşımak için yol açmak olsa gerek, sizin yaptığınız gibi..
YanıtlaSilher bir cümlesinde zaman zaman yaşadığımız ve birçok insanın ayrı ayrı kendini bulabileceği tüm düşünceler ve duygular var yazında...açıkçası okuduktan sonra hüzünlendim...hele sonu...tek kelimeyle dibe vurdu sanki beni :(
YanıtlaSilçok teşekkürler..söz sana biraz da neşe pınarından su taşıyacağım en kısa zamanda..yeni yıl falan da geliyor hani bir taş 2 kuş..hesabı..;))
YanıtlaSilCümlelerinde kendimi buldum sanki..
YanıtlaSilYüreğine sağlık..
teşekkürler..
YanıtlaSilçok hoş bir yazı:) kalabalık içinde yalnızlık sanırım çoğumuzun bildiği.
YanıtlaSilayrıca evet söylediğin gibi bu yazı son yazılarının tarzına benziyor:)kırılma noktam demiştin sanırım ben bu tarzı seviyorum:)
benim tarzım bu aslında ama bastan kndime ozel yazarsam sanki çıplak kalacağım gibi gelmişti.. sonra dedim neden olmasın..
Sil