27 Ara 2011

Moskova'da bir aşk masalı..

Bozbek için sonu güzel bir masal..


Oldum olası gezmeyi pek bir sevmişti... O yüzden arkadaşlarının Moskova turu tekliflerini  az bir nazlanmayla kabul etmişti. Nazlanmasının  nedeni de  Sheremetyova hava alanının kalabalığıyla uzun prosedürleri  ve Moskova trafiği idi.. resmen İstanbul trafiğini bile özler ediyordu insanı. Gecenin bir yarısı İstanbul’dan kalkan uçakla Moskova’ya gün ağarırken vardılar. Hava alanı her zamanki gibi kalabalıktı ve Sheremetyova hava alanından çıkıp da  otele vardıklarında, adeta bir daha  İstanbul-Moskova uçuşu yapmış kadar zaman geçmişti.

Otele girer girmez kendisini yatağa attı.. Biraz dinlenmeden kimse O’nu bir yere götüremezdi.. Arkadaşları pes edip O’nsuz takılmaya gittiler..
Televizyona şöyle bir bakayım dedi ama hiçbir şey anlaması olası değildi..Şu Rusça’yı bir türlü öğrenememişti. Öyle üç-beş kelimeyle olmuyordu. Bir müzik kanalı bulup kafasını yastığa gömdü. Yol  yorgunluğu onu uykunun yumuşak kollarına teslim etmişti.
Uyandığında akşam olmuş, hava kararmaya yüz tutmuştu bile. Arkadaşları kim bilir nerede geziyorlardı... Moskova’daki gece hayatı da çok renkliydi, güzel bir yemekten sonra kesin bir gece kulübünden diğerine dolaşacaklardı…O yorgunluğa kendini hazır hissetmiyordu. Kendi başına dolaşıp biraz da bir şeyler atıştırmak için hazırlanıp çıktı.
Kızıl Meydan’a çok yakındı otelleri. Yürüyerek meydana çıktı. Bu meydanı çok seviyordu bir kafeteryanın sokak masalarından birin oturdu.  Moskova’da böylesine güzel bir havada kapalı bir yere oturmak yazık olurdu, o kadar kısa sürerdi ki bu mevsim.. Kışın karların arasından görülen o altın varakları ile masal şehri görüntüsünü de seviyordu ama  böyle sere serpe sokaklarda dolaşılabilen açıkta oturulabilen günlerin de keyfi bambaşkaydı.. Bembeyaz yerine yemyeşil bir Moskova gözler önüne serilirdi.. Ahhh İstanbul..senin yeşilini de koruyabilseydik keşke diye düşünmeden edemedi, meydanın  hareketliliğini seyrederek  yemeğini yerken..aklına dinlediği bir Rus fıkrası geldi.. İki tane Rus yeni zengini karşılaşırlar.. Nereden geliyorsun diye sorar Ivan, Boris  3 bin dolara yeni bir saat aldığını söyler.. Ivan saate şöyle bir göz atar ‘Aptalmısın bu paraya alınır mı,  aynısı  bizim orada 5 bin dolara satılıyor  keşke oradan alsaydın’  Yine gülümsedi kendi kendine .. çok şeyler değişmişti o günlerden bu günlere Moskova'da.. Yıllar boyu eşitlik ilkeleri ile komünist rejim altında yaşayan halk bir anda kapitalist düzenin çarkları arasında ezilirken, komünist düzende hiyerarşinin tepesinde oturanlar, bir anda kapitalist düzende süper zenginler olarak yer almışlardı..Kimisi kaybetti her şeyini kimisi ise  daha da zenginleşerek yerleşti top zengin listelerine...Şimdilerde daha bir dengeye oturmaya başladı.. halkın kendisi de artık kapitalizm ile yaşamayı öğrendi..  her ne kadar eski günleri arayanlar halen mevcutsa da… Biraz ilerisinden şarkı söyleyerek bir gurup geçti. Kendisi de böyle bağıra çağıra şarkı söylemek istiyordu bu meydana ne zaman gelse… Rasputin çalarken kendinden geçmiş hem söyleyip hem dans ettiğini hayal ederdi.. Gözlerini kapattı ve hayal kurmanın zevkine bıraktı kendini..


Yemekten sonra içtiği kahvesi de bitince hesabı ödeyip kalabalığa karıştı..Serseri mayın gibi amaçsız dolaşıyordu ki karşıdan gelen gurup dikkatini çekti.. çok neşeliydiler.. İçlerinden birine takıldı gözleri..
İşte Moskova şimdi zevkli oldu dedi ve guruba doğru yürüdü.. sonra ne mi oldu? Gerisini ben anlatmayayım kendiniz izleyip görün..



Onlar ermiş muradına, Bozbek'le biz çıkalım kerevetine ....



6 yorum:

  1. Raaa Raaa Raaa rasputinnn
    Lover of the Russian Quin :))))

    Yüzüme sayende öyle güzel bi gülücük yerleşti ki, bunu kimse söküp alamaz bugün benden

    YanıtlaSil
  2. her gün yüzünde gülücükler açsın.

    YanıtlaSil
  3. Bravo, çok güzel olmuş bu da..

    benim de yüzümde gülücükler açsın isterim, bilmem anlatabildim mi?

    YanıtlaSil
  4. anlaşılmıştır efem, yeterki sizin yüzünüzde gülücükler açacağını bileyim ben bütün dünyadan aşk masallarını size anlatırım:))

    YanıtlaSil
  5. Roman tadında yazıyorsun.
    Keyifle okudum. Ve tabii hayranlıkla...
    Ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
  6. teşekkür ederim,inşallah gerçekten yazmayı becereceğim bir gün..

    YanıtlaSil