20 Ara 2011

Bir Varmış Bir Yokmuş..ama Gerçekmiş...

Bazen tıkanıveriyorum ne yazsam diye..yanlış anlamayın konusuzluk değil sorunum..tam tersine yazılası ne çok şey var..hepsi birden üşüşüveriyor..beni yaz, hayır beni yaz, ama ben daha öncelikliyim…üfff yaaa..rahat bırakın beni..hepiniz birden üstüme gelince elim ayağıma dolaşıyor ..hepinizle birden baş edemem ki ben..hem bugün kendimi hiç mi hiç formda hissetmiyorum..dışarıda hava gri..hava soğuk..yağmur damlaları kirli camlarıma çarpıp yol yol izler bırakıyor..içimden hiç kıpırdamak gelmiyor..çayım soğudu, sigaram kendi kendini içiyor…sizinle nasıl uğraşayım bu haldeyken…düşün yakamdan..hiç bir şey yapmak istemediğim gibi düşünmek de istemiyorum…
Sadece hayal kurmak istiyorum..şöyle mutlu sonla biten masallar gibi..yazılası söylenesi sorunlardan hayal dünyamda olsun kaçıp çok uzaklara masallar diyarına gitmek istiyorum.. 


Cinderella gibi bir peri ile karşılaşsam şöyle sihirli çubuğunu sallasa beni prensime yollasa bütün gece dans etsek sonra geri gelsem..geri gelsem diyorum çünkü pamuk prenses yüzünden cadının Storybrooke kasabasında sonsuza kadar kapatılmak istemiyorum..ı-ı-h kafayı yemedim…masallara takılmam da, bu dizi yüzünden..Once Upon a Time, Lost’un ardından Adam Horowitz ve Edward Kitsis  bunu yapmışlar, henüz başında ilk 7 bölümünü ancak seyrettim, ama beni alıp masallar diyarına taşıdığı o kısacık sürelerde çok eğlendiriyor..bilinen masal kahramanlarının tümünü tek potaya atmışlar, masalları birbirine bağlamışlar.Kahramanların tümünün de mutlu sonları, cadı tarafından ellerinden alınarak, bizim bugünkü dünyamızda Storybrooke adındaki kasabaya kapatılmışlar. Cadı geçmişlerini hafızalarından silmiş..Ama şimdi büyünün bozulma zamanı gelmiş…pamuk prenses ve yakışıklı prensin torunu annesini kasabaya getirdi cadının yaptığı büyüyü bozması için…



Battaniyemin yumuşaklığına biraz daha sarılıyorum..gözlerimi yumuyorum.. 
Aslında masallara sığınmama gerek olmadığını anımsıyorum birden.. benim de beyaz atlı bir prensim var aslında..çocukluk aşkım olmamasına rağmen hayatımın beyaz atlı prensi..yıllarca görmediğim, konuşmadığım, normal zamanlarda hiç düşünmediğim halde en bunaldığım anlarda hayallerimde ona sığınırken her seferinde garip
tesadüfler sonucu karşımda bulduğum beyaz atlı prensim..nasıl olduğunu bilemedim hiçbir zaman, ister telepati deyin ister mucize.. ama bu dünyada da yaşanan masallar var işte...Belki, aramızda yarım kalan bir şeyler olduğundan..belki de aşkın ötesindeki o masalımsı sevginin varlığından..kim bilebilir..ayrı ayrı yaşamlara yelken açmamışız gibi, yıllarca ayrı kalınmamış gibi tek bir kelimeye bile gerek kalmadan saran duygu seli her karşılaşmamızda bir kere daha anlattı her şeyi hem bize hem dünyaya..o benim beyaz atlı prensim, ben onun prensesi... hep öyle kalacak yaşamlarımız sürdükçe..ne ayrı geçen yıllar, ne ayrı ayrı kurulmuş farklı yaşamlar, ne de mesafeler..hiç bir şey bizden alamayacak bunu....zamanın bile alıp götüremediği, hafifletemediği bu duyguyu, o garip açıklanamaz iletişimi, başından beri sözlere gerek kalmadan doğan ve gelişen o ruh beraberliğini… 
Oysa ne çok dinledim başkalarından bana olan aşklarını sevgilerini..ben de mırıldandım aşk sözcüklerini, ama sözcükler yetmedi, hepsi tükendi..aşk sözcükleri yerlerini kavgalara terk etti, ayrılıklara terk etti, zaman unutturdu..maziden gelen anılar olarak kaldılar..acı-tatlı, güzel- çirkin....
Ama sadece bir tane beyaz atlı prens olabiliyormuş bir prensesin yaşamında.Beyaz atlı prensin yaşamında da sadece bir tane prenses olabiliyormuş, tıpkı masallardaki gibi… 
Düşünmek bile yetti, sıcacık battaniyemin altında gözlerim kapalı, beyaz atlı prensimin de şu anda beni düşünerek o gri gökyüzünden düşen damlalara baktığını biliyorum..yıllar sonra çok yakında yine karşılaşacağımızı iliklerime kadar hissediyorum..o an yaklaştığında daha önceleri de hissettiğim gibi…çok yakında biliyorum..gerçek yaşamdaki masalımsı sevdamızı düşünerek gülümsemeye başladım..gri gökyüzü,seni bile seviyorum..kirli camlarıma vuran yağmurun sesi sevda nağmleri çalıyor artık..


6 yorum:

  1. bahsettiğin dizi çok ilgimi çekti, fırsatım olunca bakmayı düşünüyorum...

    prenses ve prensine gelince, geç-doğru-yanlış farketmez, herkes birbirine kavuşabilsin dilerim. çünkü haklısın, bir prensesin ancak tek bir prensi olabiliyor. bu yüzden savaşmalı,sahip çıkmalı...

    not: Van duyurusunu paylaşma inceliğinden dolayı tekrar teşekkür ederim. bana yazdığın yorumda "çok izleyicim olmasa da..." demişsin. daha çok yenisin ama kuvvetli bir yazı dilin var. ayrıca iyi niyetli ve yazılarından çıkardığım kadarıyla oldukça birikimlisin. eminim ki zamanla hakettiğin ilgiyi göreceksin. sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim düşüncelerin ve inceliğin için..zaman gösterecek blog işini becerip beceremediğimi..

    YanıtlaSil
  3. her prenses prensine , her prens prensesine kavuşsun..

    Yarım kalmasın hiç bir masal, çok acıtıyor :(

    YanıtlaSil
  4. amin demek gerek ama genelde kavuşunca masal bitiyor..hani Ya sonra var ya..neyse bir de kavuşulan masal bulayım senin için ve senin gibi düşünenler için en kısa sürede:))

    YanıtlaSil
  5. bahsetdiğin diziyi çok duydum ama diğer dizilerden fırsat bulup henüz izleyemedim:)

    beyaz atlı prens hımm.. bu söylemle çok dalga geçmişliğim vardır. benim prensin atına bir şey oldu herhalde hale görünürde yok ya da henüz analar prens doğurmadı diye.. sanırım ben inanmıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. izle çok keyifli.. öyle yormadan masalları farklı biçimde yorumlayarak.. ben eğleniyor ve dinleniyorum..

      beyaz atlı prensin hiç de beyaz atı olmuyor.. benden söylemesi..ama bir yerlerden çıkıp geliyor bir gün..

      Sil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...