Bugün TSK'da Genel Kurmay Başkanlığı yapmış olan ve "Terörist -Darbeci" diye içeri atılmış olan Sayın İlker Başbuğ tahliye oldu...
Ya Hoca Efendi ile R.T.Erdoğan kapışmamış olsaydı????
Bugün hangi yüzle İlker Başbuğ'un yüzüne bakacağız... haksızlığa uğramış olan tüm diğerlerinin de....çünkü bu kapışma olmasaydı, suçlular özgürce dolaşırken onlar suçlu gibi ömürlerini Silivrilerde çürütmeye devam edeceklerdi... hem de kumpas olduğu hepimizce malum iken...
Yarın tarih bütün bunları not ettiğinde hangi yüzle çocuklarımızın yüzüne bakacağız????
Sorumluluk kimde????
"Sorumluluğunu bil" sözlerini duyarak yaşıyoruz hemen her gün.... her yaşta... her ortamda...
Sorumluluklarımız sürekli olarak bize dikte ediliyor... biz de başkalarına dikte ediyoruz sorumluluklarını...
Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet
diye yorumluyor TDK Sözlüğü "sorumluluk" sözcüğünü...
Sorumluluk sözcüğünü tanıyor ve kullanıyoruz ama iş sorumluluklarımızı bilmeye ve sorumluluk almaya gelince pek bir kaypaklaşıyoruz...
Acep sorumluluklarımızın bilincinde olmadığımız için mi? yoksa dayatmalara yenilmeyi tercih ettiğimiz için mi? veya öğretilmiş çaresizlikler içerisinde sorumluluklarımızı göz ardı mı ediyoruz? Düşünmeyi ve görmeyi mi beceremiyoruz? Hepsinden biraz mı?
Siyaset dışı bir örnek vereyim....
Ülkemizdeki her tür binanın şekli ve biçimi ülkemizin değerli mimarları elinden çıkar.
Şöyle bir çevrenize bakın.... girip çıktığınız binaların her birisini şöyle bir hatırlamaya çalışın...
Kendi evinize bir bakın...
Ve şimdi çevrenizi bir gözden geçirirken, tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda olduğunuzu düşünün...
Şu anda yaşadığınız evinizde tek başınıza yaşamanız olası mıdır?
Şu anda girip çıktığınız binalara yardım almadan girip çıkmanız olası mıdır?
Sadece tekerlekli sandalyede yaşayanlar mı sorun yaşıyor?
Görme engelliler...
Desteklerle yürüyebilenler...
Enerjisi tükenmiş, iki büklüm olmuş yaşlılar.... var da var...
Bunlar, maddi olanaklarına göre bireysel çözümler yaratmak zorundalar ya da evlerinde bir köşede oturup başkalarının vicdanlarına muhtaç bir şekilde hayatta kalacaklar...
Buna rağmen mimarlarımızın eserleri sadece sağlıklı gençler için....
Mimarlarımıza sorunca..."Çünkü mal sahipleri / mutahhitler böyle istiyor......." diyorlar...
Bazıları da diyor ki: "ama yeni binalarda asansörler var" hani bina girişlerindeki o gösterişli basamaklar engellileri görünce düzleşiyorlar da asansöre kadar da geçiş sağlıyorlar gibi.. sanki tüm asansörlerin genişliği tekerlekli sandalye ile girmeye musaitmiş gibi...tüm bina ve daire içi sorunları da asansör varlığı çözüyormuş gibi...
Dükkanlar... Lokantalar... Postaneler... Bankalar... Okullar....vs.. vs....
Bu binalarda çalışanlar bir kaza veya hastalık sonunda sakatlanırlarsa nasıl işlerine devam edecekler???
Bir öğretmen nasıl öğretmenliğine devam edecek???
Bir marketin kasiyeri nasıl işine devam edecek?
Yalnız yaşayan birisi nasıl yalnız yaşamaya devam edecek?
Hadi eski işini kaybetti.. hadi engelli çalıştırmaya gönüllü bir işveren de buldu... hangi mekanda???
Ya doğumlarından ölümlerine kadar engelli olanların durumu???
Binaların dışındaki sokaklar... caddeler de apayrı bir sorun.... onları düşünmesi bile kabus...
Mimarlarımızın sorumluluğu yok.... iç mimarlarımızın sorumluluğu yok.... mal sahiplerinin sorumluluğu yok... mütahhitlerin sorumluluğu yok... kiralayanların sorumluluğu yok... satın alanların sorumluluğu yok.... belediyelerin sorumluluğu yok... denetleyenlerin sorumluluğu yok.... vatandaşın sorumluluğu yok.... devletin ve hükümetin de sorumluluğu olamaz çünkü sorgulayan ve denetleyen vatandaşlar yok.....
engelli ve yaşlıların yaşadıkları eşitsizliğin sorumluluğu kimin peki???
henüz ortaya çıkmamış olan dış mihraklı bir başka paralel devletin olmasın sakın????
Yarın 8 Mart... Dünya Kadınlar Günü....
21inci yüzyıldayız... bilim... teknoloji... almış başını gidiyor.... neredeyse ışık hızında gelişiyor insan evladı... ama konu kadınlar olunca halen çoğunluk insan evladının gözünde "Kadınlar erkeklerin malı" olmaya devam ediyor....
Sorumluluğu üstlenen var mı? Yok....
Bir deli vatandaşların oylarıyla seçiliyor... 1inci dünya savaşını çıkartıyor.... yaşananlara rağmen avanesi destek veriyor... 2inci dünya savaşını da çıkartıyor.... Biraz daha yaşasaydı 3üncü Dünya Savaşını da çıkartacaktı büyük ihtimal....
Sorumluluk kimindi???? tarih kitapları Hitler diyor... ama, Hitler tek başına 2 dünya savaşı çıkartabilecek kadar güçlü olabilir miydi??? Tımarhaneye veya hapishaneye koyulmaz mıydı anında??? Ona bu fırsatı veren avanesi, yandaşları ve oy verenlerin tamamı aynı derecede suçlu değil midir?
Bugün bu ülkede yaşanan kaoslara bir bakalım....
Sorumluluk kimin???
Gerekçesi ne olsun olsun, her pas geçilen sorumluluk birilerinin canını yakar ve gün gelir bumerang gibi sorumluluklarından kaçanların canını yakar.
Nokta....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder