20 Şub 2014

inkar ile ikna... kargaşa ile sıyrılmak... ben bunu pas geçeyim....





Sonsuzluk kavramı içerisinde bir göz kırpma süresinden bile az olan bir zaman dilimi... "an" bile olmaktan daha kısa bir süre olan bir insan ömrü.... bu ömrü yaşayan insan için ise sonsuzluktan uzun....  dilinden düşürmediği öteki dünyadaki sonsuz yaşamdan bile daha sonsuz ....

yaratılıştan "defolu"dur insan evladı...

kimleri defolarının farkındadır... zaten farkında olmaları için bilinç verilmiştir... tamir etmekle uğraşırlar....

kimilerinin ise bilinci bir yerlerde kısa devre yapar ve;

bir kelebeğin, bir çiçeğin, bir başka insanın ölümünü izlerken bile, kabullenmek yerine inkar eder "ölümlü bir fani" olduğu gerçeğini... 

unutuverir sınavını ve şımarır düşüncesizce kendisine büyük gelen  küçük başarılarla... kendisini Tanrı sanmaya başlar.... 

övgülerle müptela olur... her gün daha fazla doz almaya ihtiyaç duyar.... bir eroinman gibi.... bulamadıkça saldırır... yeterli dozu alabilmek için çalar... engel olmaya kalkanı öldürür...

onun kişilik bozukluğuna tahammülü tükenenler... ötelemeye başlarlar çevrelerinden... 
korkanlar... kaçmaya başlarlar yakınından.... 

kişiliğini düzeltmeye çabalamak yerine, öteleyenlere olan öfkesini kaçamayan korkaklardan almaya çalışır...  davranış ve sözleriyle sindirerek... 

uyarılar gelir... sevenlerinden.... dostlarından... doktorlarından....öğretmenlerinden.... ama bünye zayıf... bünye alışmış uyuşturucuya.... duyar öğütleri de eleştirileri de ama algılamakta zorlanır ... yazar onları da düşman listesine, uyuşturucu satıcıların teşviklerine, bilinçsiz yalakaların ve korkakların alkışlarını tercih ederek....

birileri sorgulayınca üste çıkarak inkar ederek.. dikkatleri başka yerlere çekerek....bağımlılığını gizlemeye çalışarak yaşarken....

bir gün "altın vuruş"  ile ömrü sona erer....

bu insanların halleri, görüntülerinin ve söylemlerinin aksine acınasıdır...

ama her ne hikmetse.... 

ne kendileri bilir acınası halde olduklarını ne de tarih.... 

sadece silinmesi olanaksız bir not düşer tarih...

falanca kişiyi kötü bilirdik.... falanca kişiyi kahraman bilirdik... falanca kişiyi iyi bilirdik... gibisine......

ama ne fark eder ki...

tarihini, dizi filmlerinden, seçim meydanlarındaki söylemlerden öğrenenler için....

Mahidevran Sultan'ın  Şehzade Mehmet'i öldürttüğünü... Hürrem Sultan tezgahı ile Şehzade Mustafa'nın  babası Sultan Süleyman tarafından öldürtüldüğünü...filmlerle öğrenen ama bir türlü Mahidevran ile Hürrem'e birbirlerinin erkek evlatlarını öldürttüren, Padişahlarına kardeşlerini / evlatlarını boğdurtan düzenin ne olduğunu anlamayanların....
70-80 kişilik deri pantalonlu üstü çıplak adamların cinsel organlarını bile ortaya çıkartıp Kabataş gibi kalabalık bir meydanda,  bir tek dahi şahit bırakmadan, bir kadını taciz edip üzerine işediklerine inanların... 
 "dün dündür bugün bugündür" diyenlerin.... yasaları bir kere delmekle bir şey olmaz diyenlerin....  vatandaşı kulları sananların önünde biat edenlerin...hakkını almak yerine, kolayına kaçıp sadakayı tercih edenlerin....
cehaletini inkar edecek kadar cahil olup da öğrenmeyi red edenlerin...
çocuklarına zenginliği miras bırakmak adına çocuklarının  kıymetlisi torunlarını hiç umursamadan; devletin malı deniz... yemeyen domuz diyenlerin... dünya malıdır diyerek havasını, suyunu, dağlarını, bağlarını, denizlerini, topraklarını, çiçeklerini, böceklerini, hayvanlarını acımadan yok edenlerin...

tarihe düşmüş ve düşecek notların önemini kavrayabilmeleri olabilir mi??? 

ama başka bir kısım insan için çok fark eder...
gerçeklerin üstlerinin örtülmesiyle gerçeklerin yok edilemeyeceğini bilenlere...
gelecek nesillere borçlu olduklarını bilenlere...
çok fark eder... kendileriyle ve yaşadıkları dünya ile ilgili tarihe düşen tüm notlar...


işte o yüzden pas geçiyorum... inkarlarla yaratılan kargaşalardan beklentileri olanları...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder