Sonunda, “Balyoz” davası balyoz gibi bir karar verdi…..Şimdi
sıra diğerlerinde…
Ben sıradan bir vatandaşım anlamam Balyoz davasından, Ergenekon davasından veya Deniz Feneri Davasından falan.... ben olayın başlangıcından bu yana, medya yazar-çizerleri ve TVlerde boy
gösteren siyasi, akademisyen, gazeteci,
avukat, savcı, asker, bilmem ne uzmanı olan binbir tür insanın anlattıkları ve
yazdıkları ile bir kanaat edinebilirim…. Ötesini bilemem…ama benim bildiğim…
Ben hep ön
yargılı oldum… bu ülkede adalet ve hak denilen kavramların işlemeyeceğini düşündüm.... çünkü, 50 küsur yıl boyunca, BEN;
-bu ülkede, “DEVLET”
denilen ve vatandaşının güvenliğini ve haklarını sağlayan bir mekanizmanın işlediğini
göremedim…
- bu ülkede, siyasileri “DEVLET”
denilen olguyu kendi çıkarları ve keyfiyetleri ile yönettiği kanaatinden bir
türlü kurtulamadım…
- bu ülkede mahkemelerin
güçlüden yana karar verdiğine her şekilde şahit oldum…
- bu ülkede siyaseten
sindirmek için bir sürü insanların idam edildiğine şahit oldum… ceza evlerine
atıldığına şahit oldum…
- bu ülkede, küçücük kızların bile kendi rızalarıyla
dedeleri yaşındaki kalabalık erkek gurupları ile seks yaptıkları gerekçesi ile tecavüzcülerin
her şekilde serbest bırakıldıklarına şahit oldum…
- bu ülkede güçlü olanların
bir türlü aklandıklarına şahit oldum….
- bu ülkede bir tepsi
baklava çaldılar diye çocukların hayatı karartılırken milyarları çalanlara bir
türlü dokunulamadıklarını gördüm…
- Başka ülkelerde sadece
dedikodu yüzünden bile harakiri yapan, istifa eden bakanlar, başkanlar,
milletvekilleri, senatörler varken… bu ülkede dolandırıcılık, sahtekarlık,
vergi kaçakçılığı, zimmete para geçirme,
sahte fatura v.b. bir çok mahkeme dosyasından kurtulmak için milletvekili olunup
dokunulmazlıklara sığınıldığını yaşadım…
- bu ülkede, hangi parti gelirse gelsin benim
işim yürür düşüncesiyle…kardeşlerin her birinin ayrı ayrı partilere üye olarak
iş hayatlarını garantiye aldıklarına şahit oldum…
- bu ülkede insanları canlı canlı yakanların ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarına izin verildiğini adım adım izledim...
- bu ülkede işkenceci polisleri korumak için mahkemelerden mahkemelere davaları dolaştırarak insanlık suçluları olan işkencecilerin nasıl kurtarıldığını yaşadım....
- bu ülkede mağdur olanın sığınabileceği bir devlet kurumu olmadığını, göstermelik kurumlara sığınan minicik çocuklara bile yapılan işkenceleri gördüm.. dinledim....
- ve daha bir sürü bir sürü şey…..
- kısacası; bu ülkede bir şeyleri değiştirmek isteyenlerin başına bir şeylerin getirildiğini hatta öldürüldüklerini göre göre yaşımdan önce büyüdüm.... yaşlandım......
O yüzden bugün, “artık hukuk
işlesin diye biz bu yola çıktık”
denildiği zaman hiç inanmamıştım…
Yok efendim 12 Eylül yargılanıyormuş…
yok efendim siyasi idamları yanlışmış….
Yedik yedik doyduk…. Artık kusuyorum….gereğinden
fazla yedik yuttuk….
O yüzden de bir türlü
anlamıyorum ne diye günlerdir bu konu tartışılıyor ki???
Bu ülke asla demokratik bir
hukuk devleti olmadı ve olmayacak çünkü bunu isteyen kimse yok…ne yöneticileri
ne hukukçuları ama en önemlisi normal halk da istemiyor….
Birinden birisi, sadece bir
tanesi bile isteseydi bir şeyler değişirdi…
Demek ki herkes mutlu bu
düzenden…
12 Eylül sürecindeki
mahkemelerde ne hissettiysem, , N.Ç’nin tecavüzcüleri için verilen kararı
öğrendiğimde ne hissettiysem bugün de aynısını hissediyorum…
Ben ne yapayım…. Tek bir
mahkeme çıkaydı da… bu ülkede bir şeylerin değiştiğini bana gösterseydi…aha bu sefer hakikaten karar doğru verildi... gerçekten HAKça yargıladılar...dedirtselerdi...
Ama.. olanaksızdı....böyle bir şeyi beklemek de aptallık olurdu.... çünkü: … o mahkemedekiler de bu ülkenin suyu, toprağı ve gelenekleri ile büyüdüler…. çoğunluk böyle....güçlüden yana...
Benim aslında bir teklifim var…. Sivil Balyoz milat
olsun…. Padişahımızı seçelim… boş verelim meclise falan filan.... kapatalım
artık demokratik haklar denilen şu ithal malı saçma ve gereksiz laf
kalabalığını…da huzura erelim….
Olmuyor işte… alışkanlıklarımıza
ve kültürümüze ters….halk alışkın olduğunu istiyor… İyi Padişah gelirse bizi
rahat yaşatır…. Yerine kimin geçeceği de bizi ilgilendirmez.. aile içinde
kapışır dururlar… Zaten de öyle oluyor... biz göstermelik kullanılıyoruz....
Kul olduğumuzu bilir ve kabullenirsek… walla daha huzurlu bir halk oluruz… o parti
bu parti diye de bölünmeyiz… bütün
entrikalar sarayda döner… bize de dedikodusu düşer… üfff kış gecelerinde ne de
keyifli olur….
Düşünün derim teklifimi.... kendimiz kandırmanın bir anlamı yok ... yeter artık kandırdığımız...
Diyarbakırda Hz. Peygambere hakaret eden filme protesto düzenlenmiş yapılan protestoda artık mevcut düzen isteklere cevap vermiyor diye naralar atılmış .. yani diyeceğim o ki sen hiç merak etme dayatılan , bizim yerimize birileri düşünüp hakarete geçeli çok oldu ?!
YanıtlaSilHay Allah ya... yine mi geç düşmüş benim 180 köşeli jeton.... ama bir şeyi eminim bilmiyorlar... Hz. Muhammed ve sahabeler bir konu üzerinde çok durmuşlar HAK.... o yüzden o haykırmalara da güvenme... HAK ve HUKUK koruyucusu İslamiyet de değil onların istedikleri düzen... Yine aynı güçlülük düzeni...söylemler farklı da olsa sonuç aynı yani... hani neyse ben gurur yapmayayım... onlar benden önce davranmışlar üstelik eyleme başlamışlar... hayırlı uğurlu ola....
Sildeğil mi ya?
YanıtlaSilnasılsa birlik olalım,birşeyleri değiştirelim demekle birlik olunmuyor,birşeyler değişmiyor.
peki ya düşünmekten yorulmayan ama bizi yoran bu beyinleri napıcaz?
bir de beyin biyopsisi yapan bir merkezler kurulsa,alınanlar yerine "varolsun padişahım" diye coşkuyla şakşak yaptıracak parçalar yerleştirilse daha kolay olmaz mı işimiz?
şu chip ler var ya... onlardan bir şeyler uydururuz.. teknloji ilerledi... belki saray bile finanse eder neticede azınlıkız ve ucuza mal olur...
Silbu yazının özündeki bütün umutsuzluğa dahilim
YanıtlaSilki aslında önceden böyle değildim belki ama
toplum olarak hakkediyoruz diye düşünmeye saldım bayadır artık ben de kendimi
ne desem boş
evet tüm bu yaşananları
tüm bu akışı hakkediyo olmalıyız başka türlü açıklayamıyorum
neresinden tutsam elimde kalıyo ki bi kere tepki vermiyoruz
ve sanirsam vermeye de niyetimiz yok
ee bir çeşit onay değil mi zaten sessizlik
/ tam burada bir not;
kraldan çok kralcılarımız var bak haklarını yemiyelim
onlar en savunulmaz anlarda bile can siperane savunurlar
durumu, akışı ve yönetenleri
ki buna tepki diyemeyiz elbet
ama kabul edelim ki bi hareket, bi eylem bi çaba hep bunlar sonuçta : )/
ah uzatmak bile istemiyorum evet dedim ya hepsi beyhude
biz haklarını aramayı bilen bi toplum olmak yerine
ne dense rıza gösteren bir teba olmayı seçtik sanırım
üstelik bunu tercih etmeme hakkımız varken bile
inatla istedik gibi bişi
en azından çoğunluğumuz bunu artık nasıl sevdiyse : )/sinirden gülmek : )/
haliyle çoğun içinde sürüklendi kalanlarımız
yani aslında senin padişahlık önerinde bile : )düşünsene
bizim yine hiç bişey için kılımızı kıpırtmamıza gerek var mı ?
birileri çıkar padişahım der onu olmak isteyince
ee olur da zaten
kim ne diyecek ki : )
hem zaten mevcut durumun çok bi farkı var mı
neyse, gece söylenmesine bağladım iyice
bu senin de suçun ama : )
insanı konuşturan bi yazıydı ..
selamlar... sesini duymak güzel... sen ses çıkartacaksan ben hep yazarım bir sürü saçmalarımı...:))) aynı düşüncedeyiz... biz severiz teba olmayı....
YanıtlaSilbaşımızdaki kişi kendini son 2 senedir zaten padişah zannediyor..
YanıtlaSilTeklifinde dolayısıyla geçersiz oluyor. Seçimle gelen bir padişahımız var...
Padişahlığı resmiyetleştireceksek baştan pazarlığı yapalımda cülus bahşişinden halkada dağıtsınlar :)
Sular yükselince balıklar karıncaları yer.
Sular çekilincede karıncalar balıkları yer..
Asker siyasetçi ilişkileride böyle sürüp gider..
Vatandaş ne yapar?
- gelene alkış tutar, gidenide lanetler..
...
bu 2 seneden de öte bir mesele... bir türlü demokrasiyi- hak -hukuku- adaleti- bir türlü anlayamadık... anlamak istemedik.... kendi küçük ailelerimiz içerisinde bile...arkadaşlıklarımızda bile... acizin önünde güçlülük taslamaya, güçlünün önünde diz çökmeyi gelenek etmişiz... sanki Atatürk'le beraber ölmüş o kahraman millet...
Silişte o yüzden aynaya bakalım ve gerçekte yaşadığımız sistem neyse adını koyalım... hiç kullanmadığımız ve kullanmamak için her şeyi yaptığımız bir sistem adını üzerimizde taşımak gereksiz...
Ben vazgeçemem umudumdan. Kabul edemem. Her satırına katılıyorum yazınızın ama son paragrafa gelince duruyorum. Öyle de olmayacak böyle de biliyorum ama yine de ülkem için küçük ama benim için büyük inadımdan, isyanımdan vazgeçemiyorum.
YanıtlaSilVe bu şiir çok anlamlı geldi bana..
BİRİKEN
Her şey birikir
Sözler düşünceler ve nesneler biçiminde
Her şey birikir
Duru sular ters yazılar emek ve gözyaşı
Akıyor sanılan kuruyor sanılan
Haklar haklılıklar, ölüm zulumlar
Uçuyor sanılan her şey birikir
Deney birikir
Bizcil sen de
Kuş mu sandın yalanı yanlışı
Taksan kanatlanır mı?
Yediğin seni yakacak
Vurduğun seni yakacak
Gör cehennem yok mu var mı?
Her şey birikir
Gösteren parmaklar, gören gözler
Susan konuşan birikir
Yargılarlar davasız dosyasız
Silahsız sözcüksüz kansız kavgasız
Dağ mı değil, ova mı
Kent mi alan mı, değil
Bir ülke insan birikir
Gülten Akın
çok güzel dizeler... paylaştığın için teşekkürler...
Silbenim neslim beceremedik insan olmanın temel unsurlarını öğrenmeyi ve yaşamayı.. size de miras olarak bırakamadık güvenli sabahlara kalkarak huzur içinde yaşanılan günleri... biz hep birbirimizi iteleyip kakaladık durduk... benim babam senin babanı döver dedik...
dilerim sizler becerebilirsiniz gerçekten insan olmayı ve insanca yaşamayı...
Vazgeçmek için çok erken, o kadar çok kişinin sabır bardağını taşırdı ki gördükleri, şahit oldukları elbet bir gün değişecek bir şeyler, umudumu hiç yitirmedim, tek dileğim uyuyanların uyanmaları derin uykusundan!!
YanıtlaSilvazgeçmiyorum ki... sadece bugün bulunduğumuz noktanın gerçekte ne olduğu bilelim ki... yeni nesiller bunu demokrasi sanmasın bunu hak-hukuk sanmasın...ismini doğru koyalım kavramları öldürmeyelim...
Silyazdıklarının hemen hemen tümü benim de duygularımı ifade ediyor..gerçekten umutsuzluğa karamsarlığa düşmemek çok zor. çoğu zaman ben de bu duyguya kapılıyorum.ama herşeye rağmen düşmemek gerek.dokunabildiğimiz hayatlarda fark yaratabiliriz.okyanusta karaya vuran binlerce yıldız varken elinden geldiği kadarını kurtaran gencin hikayesi bana hep umut verir.bu hikayeyi aktarmak istiyorum :
YanıtlaSil"Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden
bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder
gibi hareketler yapan birini görür.
Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile
vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir
adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır:
- Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?
Genç adam yanıtlar;
- Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
Onları suya atmazsam ölecekler.
Yazar sorar;
- Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var.
Ne fark eder ki?
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı
daha alır, okyanusa fırlatır.
- Onun için fark etti ama...
karamsarlık değil... sadece daha fazla kandırmak ve kandırılmak gereksiz...
Silsizin kuşağa da haksızlık ediyorsun bence.şiddet kavga gibi pek çok yanlışlıklarına rağmen büyük çoğunluk, toplumsal duyarlılığa sahipti.şimdinin aksine kendi kişisel çıkarlarından daha çok daha güzel bir dünya ideallerinin peşinde koşuyorlardı.
YanıtlaSilbizim kuşak konusunda haklısın... yöneticiler konusunda haksız... bugün ne iseler o gün de o idiler. Biz onlara yenildik..çünkü yine çoğunluk güçlüden yanaydı..kendi ana-babalarımız dahil....o yüzden saymadım... çoğunluk etkili ve etkin olduğu için...
SilBu ülkede çiviler taa 1950 li yıllarda yerinden oynadı, şimdi patır patır dökülüyorlar yerlerinden. Dikkat edelim düşen çiviler bir yerimize batmasın:)
YanıtlaSil:(((
SilJonathan Swift'in "A modest proposal" adlı bir makalesi vardır ve bildiğim en iyi hiciv örneklerinden biridir. İrlanda'ya yardımını esirgeyen İngiltere hükümetine yazılmış, özetle; "2-3 yaşındaki çocuklarımızdan size bir akşam yemeği çıkar," "6-7 yaşındakilerin derilerinden çanta, kemer yapabilirsiniz" türünden önerilerle doludur.
YanıtlaSilMadem yardım etmiyorsunuz, bari bizi tamamen tüketin bu kabus bitsin babında...Aklıma o makale geldi, bu post'u okuyunca.
o yüzden evet diyorum, Padişah düzeni geri gelsin.
giymeye çalıştığımız elbiseyi taşıyamadık zira.
:)) pek yakında ben de gelebilirim o noktaya ...:)))
YanıtlaSil