10 Mar 2012

Bugün de aynı türkü çalar mıydı?


10 mart 1972 tarihinde T.B.M.M. Oturumuna katılacak olanlar tarihe geçecek olan önemli bir karar vermek üzereydiler. 


9 Ekim 1971 tarihinde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesin'nde alınmış olan idam kararlarının onaylanması Meclis gündeminde yer alıyordu.

İçlerinde, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve Osman Bölükbaşı'nın da olduğu 124 Milletvekilimiz oturuma katılmadılar. Neden katılmadıkları benim için soru işaretidir.. Kendilerinden dinlemedim bilmiyorum..yorum yapmak da istemiyorum.

318 Milletvekilimiz bu oturumda, öldürmek ve yaşatmak arasında seçim yapacaklardı.

Oturumun karar anı geldiğinde, 10 adet milletvekilimiz ne evet diyebildi, ne de hayır..Hani arafta durur gibi durdular..

Buna da yorum yapmayacağım..isimlerini bile yazmaya çalışmayacağım..

İçlerinde ismet İnönü, Bülent Ecevit, Kamil Kırıkoğlu, Cahit Angın, Celal Kargılı, Mehmet Ali Aybar, Orhan Eyüpoğlu, Orhan Kabibay, Necdet Uğur, Şeref Bakşık, Mustafa Üstündağ, Nermin Neftçi, Mustafa Timisi, İsmail Hakkı Birlerin olduğu 53 kişi ısrarla 'HAYIR' dedi..

Bunlar için de yorum yazmayacağım.

İçlerinde, Süleyman Demirel, Ferruh Bozbeyli, Sadettin Bilgiç, İlhan Darendelioğlu, Turhan Feyzioğlu, Faruk Sükan, Vefa Tanır, İhsan Kabadayı, Ahmet Topaloğlu, Turgut Toker, Ahmet İhsan Kırımlı, Barlas Küntay, Kemal Demirer, Seyfi Öztürk, Abdurrahim Türk, Hamdi Mağden, Talat Asal, Necmettin Cevheri, Cevdet Akçalı, Orhan Oğuz, Ali Naili Erdem, Mesut Erez, Nuri Bayar, Enver Akova, Cavit Oral, Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, Esat Kıratlıoğlu, Erol Akçal, Emin Paksüt, Abdullatif Ensarioğlu... gibi isimlerin bulunduğu 245 adet Milletvekilimiz 3 kişinin idamına 'EVET' dediler..  

Bunlara da yorum yazmayacağım..

Sonuç; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamına EVET dediler.. yani 3 adet insanın ölümü için onay verdiler

İsmet İnönü'nün siyasi davalarda idamın kaldırılması teklifine de çoğunluk olarak 'HAYIR' demişlerdi.
Niye diye de sormayacağım..

Böylece onaylanmış olan idam kararları CHP tarafından Anayasa mahkemesine taşınınca, oylama 24 Nisan 1972 de tekrar T.B.M.M. Tarafından onaylanmak zorunda kaldı.

Bu kez yine Necmettin Erbakan yoktu ama Alpaslan Türkeş ve daha önce katılmayan bazı milletvekillerimiz de katıldı oylamaya.. Ama bu kez İsmet İnönü, 'tahammülü kalmadı!ğı için terketti oylamayı..

Yorumum yok yine..

Bu sefer ne değişti? Hiiiçç.... yine 'EVET' dendi..


Yine yorumum yok..

Senato'ya gitti onaya.. Oradan da 'EVET' çıktı..

Buna da yorumum yok..

Sonuç.. 6 mayıs 1972 de, hani ağırlaştırılmış hapis cezaları vardır ya.. aynen onun gibi ağırlaştırılmış bir biçimde idam ettiler..

 


Yorum yapmadım ama sormak istiyorum:

Büyük kısmı halen hayatta olan, o  'EVET' diyen milletvekillerimiz, bu üç genç insanın ağırlaştırılmış idamları akıllarına geldiğinde neler hissediyorlar?

Bugün, insanların vicdanlarda iade-i itibarları gerçekleşen..resmi iade-i itibarları devlet gündeminde..olan bu 3 fidanın ardından, geri dönmek olası olsaydı, oylamada 'EVET' mi derlerdi, yoksa 'HAYIR' mı?

Bazı arkadaşlarımın iddia ettiği gibi, kullandıkları oylarda korku veya talimatların etkisi olduğu ihtimalini aklıma bile getirmek istemiyorum.. öyle bir olasılığın varlığı, o çatının altındaki bu kadar kişinin, milletvekili olmayı bile hak etmemiş olmaları demek olur.. İnsanlar boşuna onları vekilleri olarak meclise yollamışlar demektir.. öyle bir ihtimali kesinlikle yok sayıyorum ve seçilirken iddia ettikleri gibi, milletvekili yeminlerinde söyledikleri gibi, kendi hür iradeleriyle bu kararı verdikleri varsayımından yola çıkarak, o gün ile bugün arasında geçen süreçte, duyguları ve/ya düşünceleri değişti mi diye merak ediyorum..

Hani üzerinde düşünerek planlayarak adam öldürmeye taammüden adam öldürmek diyorlar ya.. hani katil kurbanını öldürürken çok eziyet edince cezasını artırıyorlar ya..

Hani bu idam cezaları da verilirken çok fazla üzerinde düşünülüyor ya.. ağırlaştırılmış biçimde idam cezasının uygulanması  demek de adamın ölürken daha fazla acı çekmesi oluyor ya..

Eğer yasa yapıcılar  ve uygulamaya yetkili kılınanlar yerine normal bir vatandaş böyle aylarca düşünüp, tartıp, planlayıp da birini öldürseydi.. kurbanının boynunu da yavaş yavaş eziyet ederek kırarken, can çekişini keyifle seyretseydi.. yasalara göre taammüden ve vahşice adam öldürmekten kaç seneye mahküm olurdu?

İdam cezası yok ya artık.. zaten ben, olmasından yana da değilim.. sadece hapis cezasını soruyorum.. hele de 3 kişi ve fazlası bir arada bu cinayeti işlemiş ise.. ne diyorlar organizeye falan mı ne giriyormuş galiba.. hukukçular daha iyi bilir elbette.. ben gazetelerden falan okuduklarımın yalancısıyım..

İyi de sırf meraktan başka bir soru daha sormak istiyorum, istediklerinde gece yarısı jet hızıyla yasa çıkartabilen bu meclis mensuplarının, ( yasalarda olmasına rağmen,yıllarca da uygulaması bırakılmış olan) idam cezalarının uygulanmasına, hür iradeleri ile onay vermeleri, yasaların ardına sığındıkları için, suç ve günah olmaktan çıkmış oluyor değil mi? Üstelik de o günkü ortamın özel şartlarını da hesaba katmak lazım..

Bu durumda tüm sorularımı geri alıyorum.. vicdanları elbette rahat olacak.. kendileri adam öldürmek istediğinden değil, yasalar ve şartlar gereğiydi her şey..

Namus cinayetleri gibi ...

İşte düşünen adamın farkı bu..  düşüne düşüne doğruyu buluyor.. öyle önyargılarına yapışıp kalmıyor..ben de sora, düşüne.. sonunda doğru cevabı buldum.. benim de kafam rahatladı şimdi.. !!!

İdam cezası kalktığına göre ben ne diye kafa yordum ki zaten? Geçmişi de değiştirmek olası olmadığına göre.. Boş vakitlerde rakı masası sohbeti derler ya.. İşte benimki de öyle gibi oldu.. !!!?!


    





14 yorum:

  1. Şanlı tarih dedikleri gibi. Nereyi kaldırsan kan, ceset.
    Bence zaman zaman hatırlamalı bunları. Hani her kritik dönemde idam cezası isteyenlere de hafıza olur belki.

    YanıtlaSil
  2. keşke hafıza olsa .. halen idam cezası isteyenlerin varlığına inanamıyorum..

    YanıtlaSil
  3. Deniz'ler için verilen idam kararı, bağımsız ve adli bir yargılamanın sonucu değil, daha önceden verilmiş siyasi bir karardı. Sağcı milletvekillerinin bulunduğu sıralardan (arenada kana susamış seyirciler gibi) "üçe üç" sloganlarının atıldığı gerçeği bunun kanıtıdır.

    Diğer taraftan devletin, kendi vatandaşını öldürmesini, bir ebeveynin kendi çocuğunu öldürmesiyle eş tutuyorum, suçu ne olursa olsun.

    YanıtlaSil
  4. Denizler'in idamı sırasında yapılanlar engizisyon dönemini aratmadı.. ilk deniz idam edilirken çift ilmek hikayesinden sandalye hikayesine can çekiştire çekiştire 50 dakikada idam ederken yusuf ve hüseyine seyrettirmeleri ve ardından onların idamı gibi..insan ile ilgili unsurların tamamen unutulduğu bir uygulama..

    yasaların ardına sığındığında bile, temayülleri, insanlığı bu kadar unutabilmiş olmaktan bugün huzursuz olan var mı?

    bence de devletin vatandaşını öldürmesi (suç ne olursa olsun) aynen bir anne-babanın bebeğini öldürmesi ile eşit..

    hele de düşünce suçu denilen unsuru halen anlayabilmiş değilim... insanlar düşünsün diye özel eğitim sistemlerini geliştirirken millet biz düşünmesin diye her şeyi yaptık..

    YanıtlaSil
  5. ÇOK GÜZEL YAZMIŞSINIZ YORUMSUZ FARKINDA OLMAYAN İNSALARIN FARKETMESİ ANLAMASI DİLEĞİYLE HALA ONLARIN BAŞIMIZDA OLUP ONLARA OY VEREN İNSANLARI ANLAMIYOR

    YanıtlaSil
  6. Eğitim önemlidir derler ya.. Eğitimi bile öğretim ile karıştırırlar da böylece eğitimin önemini daha bir pekiştirirler ya..
    herşeyin düğümlendiği yer orası işte..
    eğitilmiş beyinlerdir insan değerlerini yüceltecek olan..
    yorumuna teşekkürler..

    YanıtlaSil
  7. Bu mantığı, RTL' nin, pardon RTE' nin "içeride gazeteci yok" dediği basın açıklamasıyla karşılaştırabiliriz. Gerçi bunun yanıtını mantık değil de Hector' un da dediği gibi "üçe üç" ün anlamı içinde aramak daha doğru. Kendisi gibi düşünenlerin cesurca kol gezdiği; düşünmeyenlerin ise uygun kılıflar imal edilerek darbeci şucu bucu yaftaları altında çile doldurması, daha önce bu konudaki benzer uygulamaların kolaya kaçılmış bir kopyası gibi. Şükretmek lazım sanırım; idam olsaydı, içeridekileri de yasa gereği asarlardı gibime geliyor. Demokles' in Kılıcı' nın sağ yanını görmekten, sol yanımız ağrıyor artık.

    YanıtlaSil
  8. insanlar bir gün adil hukuk deilen olayın herkese bir gün lazım olduğunu hatırladıklarında daha güzel bir dünya olacaktır. Bugünkü kaosun en büyük nedenlerinden birisi de ortalıkta büyük bir bilgi kirliliğnin oluşmasından dolayı gerçeklerin bir sis ardında kalıp anlaşılamaz halde olmasından..

    tekrar layacağım, gerçek bir eğitim seferberliği dışında hiç bir şey gerçek anlamda kaosu sona erdiremez..

    idam cezası hiç bir zaman doğru gelmedi bana, gelmeyecek de.. Dostoyevski, özellikle Budala romanında, diyebilirim ki idam olgusunun en vahşi cinayetten daha kötü bir cinayet olduğunu satır satır öylesine güzel anlatır ki..onu okumak bile yeter değil ki böyle izlemek..

    YanıtlaSil
  9. Çok kötü ölmüş boynu kırılmadığı için 52 dakika ipte kalmış insanlık adına üzücü...

    Sebep sorun ne olursa olsun kimsenin bu hüküm özetini giymemesinden yanayım. :(

    YanıtlaSil
  10. Çok doğrusun.. hiç kimseye hak değil..

    YanıtlaSil
  11. Kayıp yıllar koca bir kayıpppp ve ayıp yıllar!

    YanıtlaSil
  12. daha fazla ayıplı kaybolan yıllarımız olmaması dileklerimle sözlerine katılıyorum

    YanıtlaSil
  13. Adsız10/3/12

    Kirli bir dönemin arkasından, sorulması gereken sorulara kimse cevap veremiyor.
    Sanıyorum veremezler de!
    tarihin karanlık sayfalarını karıştırmak ne kadar da acı veriyor değil mi?

    YanıtlaSil
  14. sayfaları karıştırmak bile acı verirken, ya yaşamak nasıl bir acıdır..

    hele de ne yaşadığının farkında olmayıp da bir gün kendi vicdanınla baş başa kalmak.. geriye dönememek..karanlığından hiç çıkamamak.. nasıl bir acıdır düşünmek istemiyorum..

    YanıtlaSil