Milyonlarca kişiye müjdeymiş..doğrudur be ağam ...

Milyonlarca kişiye müjde haberlerini okumaya başlayıp da müjdeyi anlamaya çalıştım.. insanlarla dalga geçmenin adı acaba müjde olabilir mi diye..veya böyle bir başlık atmak doğru mudur diye..

En azı 30TL, en yükseği 260 TL olmak üzere ama ortalama 80 TL civarı imiş olan intibak zammı… milyonlarla çarparsan büyük rakam ama tek başına maksimum 260 TL nin  verileceği kişinin hayatında neler değiştirecek ? en düşük emekli maaşı yaklaşık 840 TL olacak..daha olacak yani.. .. İnsanca yaşama seviyesine çıkartacak mı emekli vatandaşlarımızı? Vaz geçtim..sorumu geriye alıyorum..açlık sınırından kurtaracak mı ?  diye… ev kirası falan hiç düşünmüyorum..hani hepsine miras kalmış ya…o yüzden…sora
sorgulaya..hesap kitap yapa durdum..öyle çevirdim olmadı böyle çevirdim olmadı.. müjde bir türlü anlamını bulamadı yapabildikleriyle..elektrik , doğalgaz gibi şeylere yapılıp zincirleme reaksiyonla her şeye yansıyan zamları hesaba katmadan..bir de onları düşersek zaten müjdenin gölgesi bile kalmıyor..ama bir de işin öteki tarafı var..ya hiç vermeselerdi? ..eh buna da şükür etmeliler demeye kadar geldim.. 

Hem bu intibak düzenlemesi bütçeye ne kadar zarar veriyor biliyor musun 5-4 milyar TL arasında.. yazık değil mi bu devlete..hem işe yaramıyorsun..hem de bütçeden bu kadar tırtıklıyorsun..di mi ya..bile demeye başladım..

Ya çalışamayanlar, iş bulamayanların hali nicedir aceplere takıldım bu sefer..hiç değilse üç de olsa beş de olsa çalışanlarla emekliler birkaç ihtiyaçlarını  kurtarıyorlar..ama işsizler nasıl yaşıyor..derken bir türlü kontrol edemediğim düşüncelerim şu aptal soygunculara atladı ..hani benzinciyi, bankayı falan soyup aynı gün yakalananlar.. ‘neden soydun?’ diye sorulduğunda ‘kredi kartı borcumu ödemek için’ diyenler.. baklava çalan çocuklar..marketten hazır çorba çalan emekli ve komşunun kömürlüğünden bir torba kömür çalan işsiz baba..hepsi de hemen yakalanıverdi..hepsi de hemen cezalandırılıverdi..

Oysa biraz akıllı olabilselerdi..

Robin Hood örneğin..adam haydutun teki aslında..ama halkın ezildiği dönemde otoriteye kök söktürmüş..otoriteyi elinde tutan zenginleri soymuş.. adamlarını beslemiş....  hani zenginden alıp fakir fukaraya bakmış diyorlar ya .. yok öyle bir şey aslında..  ama halka verdiği bir zarar da yok..nelerini alacaktı ki zavallıların..otorite zaten onları soyuyordu..  Kendilerini ezen ve bütün ürünlerini alan otoriteden çalan bu haydut, yani Robin Hood, halkın gözünde kendilerinin yapamadıklarını yapan, bir nevi intikam alan oluyordu.. Dolayısıyla onların kahramanı oldu, efsaneleştirdikçe efsaneleştirdiler.. Günümüze kadar da efsane büyüdü gelişti, Robin Hood haydutluktan çıktı fakir halkın kurtarıcısı oldu. ..yetmedi.. Kevin Costner gibi yakışıklı kimliklere büründü..

Sonra bir başkası, Marius Jacob denilen hırsız..aynı zamanda dönemin anarşist kişiliği..yıllarca kök söktürmüş ötoritelere.. yine halkın ezildiği dönemler.. …efsane olmuş.. yetmemiş  Maurice Leblanc oturmuş romanlara konu etmiş ve Arsen Lupen çıkmış ortaya….  Haksız kazanan zenginden çalıp ihtiyaçlılara veren veya iade eden kibar hırsız..

Belki de bize bir Robin Hood veya Arsen Lupen gerek…yok yok ikisi birden gerek..yanlarında bir de Çakal olsun.. ya şu  David Nieven’in canlandırdığı ‘The Brain’ de olsun..hani şu treni soyan.. bir de şu Japon hırsız da olsun hani  1968 de 300 milyon yen taşıyan banka nakil aracını soyup sır olan..

Ya adamı bir türlü bulamıyorlar ve suç 1988 de zaman aşımına uğruyor, suç olmaktan çıkıyor. Yani, istese polisi çağırıp ‘hey param burada, hadi bunları benimle bankaya  taşıyın’ deyip polislerin korumasında çaldığı parayı bankaya taşıtıp, banka müdürünün odasında kahvesini içerken açtırdığı hesaba koydurup, sonra da istediği gibi harcayabilir, bankayla faiz pazarlıklarını falan yapabilir.... Zaten televizyonlar, gazeteler adama çağrılar yaptılar hikayesini anlatsın diye.. kabul edip ortaya çıksa bir de öyle para kazanacaktı.. (büyük ihtimal bizim piyango millyonerleri gibi fukara yakınları bilmesin diye saklanmaya devam etti)...var mı otoriteyle böylesine dalga geçmek..

Bizden de örnekler var..mesela Billur Fenerci...Bir tek gün bile göz altına alınmadı.. O da dalga geçti buradaki otorite ile.. 12 milyonu alıp ABD ye uçtu ve hiç de saklanmadı…bizimkiler de bir şey yapamadan zaman aşımına uğradı.. sonrasında belki de gelmiştir ülkesine..bilemem... ama para öyle çok büyük değil diye pek duyurup kahraman ilan etmediler..belki de hatun olduğundan..kim bilir..

Bu tip yakayı ele vermeyen veya her yakayı ele verişinden sonra muhteşem geri dönüşler yapan kanunsuzlar bir türlü insanların kahramanları oldu durdu asırlardır...

İşte zeka + akıl+ bilgi + cesaret + sabır = kahraman dediğin tipler.. kimse doğarken kahraman olarak doğmuyor ama kahraman olmayı öğreniyor bir türlü..  hırsız bile olsa..haydut bile olsa…öyle kredi kartı borcum vardı , torunlarım açtı, çocuğum üşüyordu, canım çekmişti diye  aptal aptal dalarsan sonuçta ceza evini boylarsın ve sorunu da çözemezsin.. bu kahramanlık değil salak bir adi hırsızlık..

Oysa şimdiki modaya uyup beyaz yakalı hırsızlardan olursan..üstüne bir de madalyalar alıveriyorsun..paralar kazanıveriyorsun..  hem otoritelerin hem halkın önünde diz çöktüklerinden oluyorsun çünkü iki taraftan da alıyorsun..iki tarafı da umursamıyor ama sömürüyorsun..yakalansan bile yaşamın pek değişmiyor çünkü saygın oluyorsun..

Bak bir çevrene .. hiç onlara salak hırsızlara yapılan muamele yapılıyor mu? Bir çoğu da kahraman gibi dolanıyor, isimleri kapı açmak için kullanılıyor..’Ben falancanın yakınıyım..!!’ diyorlar hiç tanımayanlar bile yuttururlarsa işleri olur diye..

Ama onların da papuçları dama atılmak üzere .. çünkü kontrol hızla beyaz yakalardan, parmak uçlarına geçiyor..hani 'hacker activist' denilen digital dünyada dolaşan  parmaklar var ya.. hani oraya buraya giriyorlar ..bilgileri istedikleri gibi elde edebiliyorlar falan.. Bu digitalleşen dünyanın kontrolü de kahramanlığı da onlara kayıyor..

Bak sen şu işe di mi…. Dedim sana sen elindeki üç kuruşla daha doğru dürüst beslenmeyi beceremezken, ayağına bir çift adam gibi papuç alamazken, icra memurlarıyla engelli koşularda yarışırken, ilaç parasının katkı payını bile ödeyemezken nasıl beynin çalışacak da kahramanlığa soyunacaksın.. nasıl bu adamlarla boy ölçüşeceksin… vaz geç kardeşim… laf dinle de vaz geç.. zararın neresinden dönersen kardır.. değer mi  boşa kürek sallamaya..başını belaya sokmaya öyle protestolarla başlayan asiliklere kalkıp..

Sen verilen müjdelere yat kalk şükret… ya bu müjdeleri de alamasaydın?  Al paranı, gelirken de birkaç somun ekmek al (sakın sıcak olmasın hem çabuk tüketirsin hem sağlığa da zararlı) karnını doyur, otur dizileri seyret.. Neyine yetmiyor ki..?!


Bakmayın siz benim ironi depolanmış kelamlarıma...
Hırsızlardan, haydutlardan kahraman yaratmaya hiç mi hiç ihtiyacınız yok sizin..
Siz kendiniz..her biriniz ayrı ayrı tarihe geçecek kahramanlarsınız, değil mi ki bu ücretlere rağmen, halen şerefinizle, çalmadan çırpmadan, isyan etmeden yaşayabiliyorsunuz.. 


İşte zeka +  akıl + bilgi + sabır+ cesaret + (ve fazladan) devlete sadakat =
Sizden daha büyük kahramanlar tanımıyorum ben..


Ama söz veriyorum eğer bir gün zengin olursam sizi unutmayacağım... o zamana kadar size bu şarkıyı hediye ediyorum elimden başka bir şey gelmiyor..... tıpkı gazilere madalya vermekten öte bir şey yapılamadığı gibi..