21 Oca 2012

Meğersem neler de oluvermiş..miş..



Oldum olası insanevladı, birbirlerini, üstlerine giydikleri çaputların ederlerine ve stillerine göre değerlendirip durmuş. Çünkü, en eski zamanlarda, insanevlatlarının çaputlarını terzilere diktirip de giydikleri dönemlerde, aristokrat denilen kesimin kıyafetleri ile halk denilen kesimin kıyafetleri arasında büyük farklılıklar olurmuş. Kıyafetine bakıp hemen söyleyebilirlermiş kimin hangi sınıfa ait olduğunu.

Elbette ki  aristokratların kıyafetlerine özenir dururmuş halk denilen kesimin insan evlatları. Bir yanda başı örtülü, kaput benzeri bir kumaştan yapılmış koyu renkli büzgülü bir elbiseyle dolaşan, ter kokulu, yüzü tarlada çalışmaktan marsık gibi yanmış bir kız.. Diğer tarafta, kabarık jiponlu, rengarenk boncuklarla bezenmiş  ipek kumaştan elbisesiyle dolaşan gül kokulu, çiçeklerle süslü şapkasının altında porselen yüzlü bir kız..


Özenmesin, kıskanmasın da ne yapsın yani halkın kız evladı? Rüyaları, hayalleri O aristokrat kıza benzemek olacak elbette..
Aristokrat kızımız ne yapar? O da, gider saraydaki kız evlatlara özenir, kıskanır..

Terzilerimiz ne yapar?  Elbette en iyi cukkayı alabildikleri saray kızlarının her bir baloda en güzel kız olmaları için elinden gelenin ötesinde çaba gösterir, kimsede olmayan bir stil yaratır. Sonra da onlara benzemeye çalışan aristokrat kızlara, bir orasından bir burasından değiştirip çok benzer biraz farklı stiller yaratır.

Erkekler mi? Hiç merak etmeyin..Kadınların sadece Erkek versiyonu oluyorlar..

Onlar böyle hayatlarından memnun yaşar giderken halkın özentisi birike birike kıskançlığa dönüşür de dönüşür..kıskançlık artar da artar..

Yahu bu saraydakiler de, aristokratlar da bizim sırtımızdan geçiniyor ama bizden daha iyi yaşıyor, daha iyi giyiniyor , daha iyi yiyor, en güzel kızları, en yakışıklı erkekleri onlar alıyor.. biz de isteriz..ille de isteriz.. diyeee diyeee sonunda hadlerini aşıp isyan edip şu meşhur Fransız devrimini yapıveriyorlar…

Hadi orada dursalar neyse… sanayileşme denilen bir virüsü de kaparlar mı....virüs bir kere bulaştı ya..yayılır da yayılır..yayılır da yayılır.. sosyal yapı değişir de değişir..

Her parayı elin geçiren önce doğru terzilere koşar.. ‘benim falanca aristokrattan neyim eksik, yap bana da onunki gibi bir kıyafet’ deyiverir..
Geçirdimiydi üstüne aristokrat taklidi çulunu tutuverir aristokrat lokantalarının yolunu..girer içeri.. şöyle bir parmak uçlarının tersiyle ceketinin kolundaki miniminicik toz tanesini silkeleyip yerleşiverir masaya ve ısmarlayıverir  şu masadaki falanca aristokratınkinden..

Yıllarca özlemle, kıskançlıkla yaşamak kolay mı sandınız? Bunca zaman bekleyip de para musluklarını ellerine geçiren Sayın Beyefendi satın alıverirken bir aristokrat kızı, Sayın Hanımefendimiz de aşağı kalmayıp satın alıverir bir aristokrat delikanlıyı.

Böyle iken böyle oldu derken.. sınıflar arasındaki kıyafet farkı ilk ortadan kalkan farklılık olur, eğer saymazsa, birisinin çaputunun daha pahalı diğerinin daha ucuz oluşunu.

Bu durumda kendisini farklı olmak zorunda hissedenlerin hali ne oldu? Hiç de sevinmeyin çünkü onlar da terzilerinin başlarına çöküp öylesine kendilerine özgü stillerde kıyafetler yaptırmışlar ki..bu stillere onların isimleri verilmiş..
İşte ikoncanlarımız böyle çıkmış ortaya.. Onların terzileri de en meşhur terziler olmuş…
Trend yaratan terziler olmuşlar  yani....
 Halk bu..kıskanmaz mı..doğasında var.. öyle bir kıskanmışlar..öyle bir kıskanmışlar ki..hemen kendi stillerini yaratmaya koyulmuşlar , işlere yetişemez olmuşlar..konfeksiyonculuğa başlamışlar..derken derken.. bu virüste süratle yayılmış.. acayip büyük bir endüstriye dönüşmüş.. ham madde bile yetmez olmuş.. daha çok pamuk ekmek gerek, koyun beslemek gerek, ip yapmak gerek, kumaş dokumak gerek.. ama halkın büyük kısmı artık zengindi… bu işçi eksiğini kapatmak için taaa  Afrika denilen yerden yaban insanları getirmek zorunda bile kalmışlar..

Ama o kadar çok kendilerini kaptırmışlar..o kadar çok üretmişler ki, rekabet denilen yeni bir virüs salgınına sebep olmuşlar.. Öyle böyle tepişmişler. Ve düşüvermişler ikon canların eline..el etek öpüp..’aman biz ettik siz etmeyin. Hem biz size bir ciciler dikeceğiz, sizi bir süsleyeceğiz..herkes sizi kıskanacak’ demişler.. bizimkilerin de canına minnet..üç aşağı beş yukarı anlaşmayı becermişler..


‘Vay ..siz misiniz eski ikon canları bizim önümüze koyan’ diye aristokrasi taklitçisi zenginler tavır koyuvermiş… naapsınlar şimdi garip konfeksiyoncular.. mecbur onlardan da ikoncanlar yaratmışlar…

Taş bir kere yuvarlanmaya başlayınca altında kalmamak olası değil derler ya..

Kıyafet bu, öyle yiyecek alır gibi her gün almaya mecbur değil ki insanlar. Her kesin de olmuş mu bir sürü kıyafetleri..başlamış mı sıkıntılar.. yüncüsünden, pamukçusundan, düğmecisinden, iğnecisinden, iplikçisine kadar herkesler sıkıntıda.
 
Napsın şimdi zor durumdaki bu garibanlar..hemen bir araya gelmişler..birlikten kuvvet doğar..akıl akıldan üstündür demişler..veee….bir sürü bir sürü kararlar almışlar, insan evladının zaafları üzerinden bir sürü planlamalar yapmışlar.

O gün bu gündür..toplum mühendisleri ve stilistler bir arada çalışıp ..biz halk denilen kitleyi nasıl yönlendireceklerini en az iki sene öncesinden planlamış olarak  uygulamalarına başlayıp, ha bire bizi yeni biçimlere sokup yeni yeni kıyafetlere bürüyorlar..

Biz de, bir dirensek, iki ittirsek bile üçüncüde el mahkum onların dayattıkları bir şeylere para verip alıp üstümüze giyip dolanıyoruz..

Az daha unutuyordum..şimdi ikoncanlarımız da çok farklılaştı..sinemadan, televizyondan,  sahnelerden, hemen her popüler kesimden ikoncanlarımız var… iş böyle olunca bir  bakıyorsun herkesler sarı saçlı, herkesler şortlu,  bir  bakıyorsun herkesler kaslı, bir  bakıyorsun herkesler sıfır beden olmuş, bir  bakıyorsun herkesler çakma veya orijinal aynı markayı kullanıyor,  aman Allahım herkesler, her vitrin sarı yeşil olmuş…panayır mı var diye soruyorsun…yok bu sene bu renkler moda diyorlar.

Sadece bu kadarla kalsa neyse bu halk denilen insan evladının kıskançlığı..ama natürüne aykırı dedik ya.. ‘Benim ikoncanlarımdan eksik neyim var’ deyip… ikoncanı gibi yaşıyor veya yaşamaya çalışıyor… Film de burada kopuyor…





4 yorum:

  1. Bağışlanacak bir şey yapmamışsın ki.
    Benzer olaylar hepimizin başına gelmiştir.
    Tamamen silmek ya da yayınlamak yerine yeniden taslağa alabilirdin. Ya da oradan başka bir yere kopyalayıp boş kalan bu yere yayınlayacağın son postu geçirebilirdin..

    Ama modaya dair hoş bir yazı var şu an. Tarihçesi de pek hoş.Gülümsedim durdum. Modayı yakından takip etmek bana hep sıkıntı vermiştir.
    Blucinde bile hep klasik model tercih ederim :)

    YanıtlaSil
  2. sen de mi blue jean cisin? benim de vazgeçemeyeceğim tek giysi kesinlikle..

    anlayışın için sağol, fark edince ilk an çok kötü oldum sonra da olana çare yok deyip düzltmye koyuldum....bütün gün durduktan sonra kaldırmak istemedim..baştan fark etseydim..neyse bugün için planladığım postumu yarın yayınlamış olacağım..

    YanıtlaSil
  3. aynı şey benim de başıma gelmişti. üstelik ben sadece başlık yayınlamıştım..

    ben bu ikoncan olayını pek anlamıyorum, zaten ilgimi de çeken bir yanı yok... Çok güzel değinmişsin!

    YanıtlaSil
  4. anlayışın için sağol..

    YanıtlaSil